Avrupa Gezi Yazıları Mykonos Yunanistan

Mykonos Town ve Mykonos Plajları- Mykonos'ta Gezilecek Yerler

Eğlence ve Günah adası Mykonos’ta yapılacak en güzel şey saat 3’e kadar uyumak, 3’ten sonra muhteşem plajlarına gitmek ve akşam da şöhretli beach club veya diğer eğlence mekanlarında sabaha kadar eğlenmek olsa gerek. Biz belki bu kadar çılgın değildik ancak yine de Mykonos adasının en güzel plajlarını ve sevimli şehir merkezini yeterince gezmeye fırsat bulduk.

Mykonos Adasında Gezilecek Yerler:

İlk olarak Mykonos Town olarak bilinen Yunanca’da (Chora) olarak söylenen merkezi biraz gezmek lazım. Mykonos Town çok büyük değil. Baştan başa yürümek en fazla yarım saatinizi alır tabi hiç durmamak kaydıyla ! Şehir merkezi daracık bir labirente benziyor. Sokakların bu kadar dar ve labirent şeklinde yapılmasının iki sebebi varmış. En önemlisi can korkusu. Egenin ortasında bulunan bu küçük ada sürekli korsan saldırısı altındaymış. Sokaklar labirent gibi olunca ada halkının saklanması ve korunması kolay oluyormuş. İkinci gerekçe de, hırçın ege rüzgarları. Adanın sahiline çıktığınızda ayaklarınızı yerden kesebilecek kadar güçlü esen bu rüzgar, labirent sokaklar sayesinde içerilere pek girmiyormuş.

Günümüzde ise bu labirent sokaklar, pek çok güzel taverna ve sanat galerisi ile lüks markaların mağazalarını barındırıyor. Ada sokaklarında dolaşırken adanın maskotu olarak kabul edilen Pelikan III.Petrus ile tanıştık. Pelikan Petrus’un ilginç bir hikayesi var. 1958 yılında bir balıkçı denizde yaralı bir pelikan bulur ve adaya getirir. Pelikan tedavi edilir ancak adadan ayrılmak istemez. Bundan sonra adanın sevigilisi haline gelir. Adını Petro’dan alarak Petrus koyarlar. Fakat 30 yıllık bir yaşamdan sonra 1988’de Petrus’a araba çarpar ve ölür. Petrus’un ilgi çektiğini gören ada halkı üç pelikan daha getirip adanın farklı noktalarına koyarlar. Biz de 3.Petrus ile karşılaştık. Adeta kameralardan sıkılan şöhretler gibi, çekmeyin kardeşim der gibi bize bakıyordu. Mykonos’un merkezinde görülmesi gereken bir iki yer daha var. Bunlardan ilki Küçük Venedik olarak adlandırılan bölge. Evlerin denize sıfır olarak inşa edildiği ve uzaktan bakıldığında Venedik’i andırdığı için

Küçük Venedik (Little Venice) olarak adlandırılan bu bölgede Genelde kafeler var. Mykonosçular, deniz faslından sonra güneşi bu bölgede bir şeyler içerek batırıyorlar. Bizim kaldığımız Poseidon Otel’in manzarası çok güzel olduğu için biz güneşi odamızda batırmayı tercih ettik.

Yine Mykonos’un bir başka sembolü olan Yel Değirmenleri de adanın havasına romantik bir hava katıyor. Buradan adanın güzel resimlerini çekmek de mümkün. Tarihe merakı olanlar , Mykonos merkezden kalkan teknelerle tarihi Delos adasına yarım günlük bir gezi yapabilir. Delos adasında halen daha bulunan arkeolojik alanları gezip Miken uygarlığının izlerini takip etmek mümkün. Fakat biz adaya dinlenmek ve eğlenmek için geldiğimiz için Delos’u da pas geçtik.

Mykonos Plajları Mykonos’a Perşembe günü gelip pazar günü ayrıldığımız için adanın her tarafını gezme imkanı bulamadık. Bu sebeple de önceliğimizi Dünyaca meşhur plajlarına verdik.

ilk gün Paradise Beach’e gittik. Paradise Beach;  Mykonos’un en tanınmış plajlarından birisi.Merkezden yalnızca 6 km uzakta bulunan plaja düzenli sefer yapan otobüslerle gelmek mümkün. Yalnız dikkat etmek lazım otobüse Fabrika durağından binmek gerekiyor. Ayrıca Mykonos Town’dan kalkan taxi botlarla da buraya gelmek mümkün.

Plajın altın sarısı rengi kumları ve turkuaz renkli bir denizi var. Ancak maalesef Genelde kalabalık ve gürültülü. Plajın içinde çok sayıda beach clubler var. Fakat buradaki kulüpler bizim Çeşme ve Bodrum’dakilerden farklı olarak daha ferah ve daha geniş bir alana yayılmış durumda.

Plajın bir kısmı çıplaklara ve Gay’lere ayrılmış. Genelde plajın uzak bir ucunda sereserpe yayılan insanları görünce en başta yadırgamıştık. Hatta şezlong bulamadığımız için biz de o bölgede kalmışız. Zamanla Mykonos’un özgür havası ve ileri görüşlü, kimseye karışmayan halkı sayesinde özgürlüklerini yaşamak isteyen bu insanlara biz de alıştık.

Plajlarda çıplakların arasında da olabilirsiniz veya onlardan uzak da durabilirsiniz. Bu tamamen sizin özgür iradenize bağlı. Kimse neden geldiğinizi sorgulamıyor. Paradise Beach’in biraz ötesinde Super Paradise Beach var. Paradise Beach’te yeteri kadar eğlenemeyenler ve müziğin sesini az görenler Super Paradise Beach’e  takılıyorlarmış. Yüksek sesli müzik ve hiç bitmeyen dansların olduğunu öğrendiğimiz bu plajdan biz biraz uzak durduk. Ertesi gün adanın meşhur diğer bir plajı olan Eli Beach’e gittik.

Elia Beach:  Plaja ulaşım için yine Otobüsü kullandık. Ancak otobüs bu defa adanın diğer tarafındaki otobüs durağı olan Ote durağından kalkıyor. Elia Beach adanın merkezinden 10 km uzakta. Elia Beach de plaj olarak harika şartlara sahip. Uzun ve altın sarısı bir kumsal ile çok güzel bir deniz bizi karşıladı.  Denizin temizliği ve suyun rengi muhteşemdi. Zaten bu iki plajı ile Mykonos, bence tüm Yunan adaları içinde denizi en güzel olan ada unvanına sahip oldu.

Mykonos’a sırf denize girmek ve biraz da dinlenmek için gelinir. Ancak Elia Beach de Paradise Beach gibi Beach Clublerin işgali altındaydı. Ancak yine Paradise Beach’te olduğu gibi deniz ile club kısımları birbirlerinden uzak olduğu için müzik dinlemek yerine keyif yapmaya gelenler için de güzel bir ortam vardı. Yine Paradise Beach’te olduğu gibi Elia Beach’te de plajın bir kısmı nudistlere ve gaylere ayrılmış. Burada da ayırlan kısma girip girmemek serbest. Ben denize girerken mayo giyen ve çıkarken de mayosunu çıkarak turist amcanın mantığını anlamaya çalışırken bir günü daha bitirmişiz. Elia Beach’te dikkat edilmesi gereken konulardan birisi de dönüş için araç bulmak. Paradise Beach’in aksine dönüş için son otobüs akşam 18:45’teydi. Eski bir setra otobüs ile sıkış tepiş dönmek zorunda kaldık çünkü başka bir şansımız yoktu. Söylediğim üzere Mykonos‘u yalnızca Eğlence ve günahlar adası olarak görmemek lazım. Adanın tarihi itibari ile ada halkı özgür insanlara saygı duyuyor ancak bu sadece Eğlenmeye gelenlerin bu adaya gelmesi gerekir gibi bir sonuç doğurmamalı. Adanın çok şirin merkezi ve plajları bile tek başına Mykonos’u en az bir defa görmek için yeterli bir sebep. İlgili Yazılar;

Mykonos mu güzel Santorini mi Güzel Kararsız kalanlar için Santorini Yazıları

 

Hakkımızda Eren Evren

Eren Evren, İzmir ve İstanbul'da serbest avukatlık yapmakta ve bir avukatlık ofisini yönetmektedir. Boş zamanlarında gezi yazıları okumakta ve uçak bileti fırsatlarını kovalamaktadır. Bulduğu her fırsatı yurt dışında gezerek değerlendirmektedir.

Web Site Facebook Twitter Instagram Google Plus YouTube

Bir Yorum

Bir cevap bırakın

E-posta adresiniz asla paylaşılmayacaktır.Gerekli alanlar işaretlendi *