Tokat'ta Gezilecek Yerler

Tokat’a yaptığım iş gezileri sayesinde bu güzel Anadolu şehrini az az da olsa tanımaya başladım. Aslında Tokat’ta Gezilecek Yerler diye bir yazı yazmak için erken de olsa, internette gördüğüm kadarı ile Tokat’ın gezilecek yerlerini anlatan bir kaç güzel yazıdan başa bir yazı olmadığı için ben şimdilik Tokat’ta Gezilecek Yerleri isim olarak anlatmaya başlayayım, sonra de gittikçe detayları güncellerim dedim.

Bu havası hoş şehrin dört tarafında bahçe ve bostanlar içinden sular akar. Her bağında birer köşk, havuz, fıskiyeler ve çeşitli meyveler bulunur. Halk zevk ehlidir. Gariplerle dostturlar, kin tutmaz, hile bilmez, yumuşak huylu insanlardır. Cami, saray, köşk ve imaretleri o kadar sağlam ve güzel olur ki buralara girenler hayran olurlar” demektedir. Hacı Bektaş-ı Veli’nin hayırlı ve bereketli duaları ile bu eski ve tarihi şehir ” alimler konağı, fazıllar yurdu ve şairler yatağıdır. Ne güzel anlatmış değil mi Evliya Çelebi seyahatnamesinde ?

Ben de Evliya’nın yolundan giderek ilk önce taa Evliya zamanından kalma Tokat’ın tarihi yerlerini gezmeye başladım. Bu arada Tokat’a Sivas Havalimanını kullanarak ulaştığım için iki şehrin de havasını biliyorum. Birbirine komşu olan ve aralarında sadece 100 km bulunan bu iki şehirden Tokat’ı ilkbahar, Sivası ise Karakış olarak benzetebiliriz. Bu nedenle Evliya Çelebi’nin şehrin havası ile ilgili yazdıkları 1000 yıl sonra bile geçerliliğini koruyor diyebilirim.

Tokat’ta Gezilecek Yerlere önce Hıdırlık Köprüsü’nden başladım. Köprü Tokat’ın ana caddesi olan Gaziosmanpaşa Caddesinin sonunda Yeşilırmak nehrinin üzerine kurulmuş.

Hıdırlık Köprüsü 1200’lü yıllardan kalan tarihi bir köprü, Neredeyse 800 yaşında olan bu antik köprü günümüzde halen daha Tokat’ı ikiye ayıran Yeşilırmak nehrinin diğer yakasına geçebilmek için sadece insanlar tarafından kullanılıyor.

5m genişliğinde ve 151 m uzunluğunda olan ve 5 gözden olulan Hıdırlık Köprüsünün bir de tarihi anlamı var Tokat için, Büyük Selçuklu Sultanı Gıyasettin Keyhüsrev’in birbiri ile savaşan üç oğlu olan Alaeaddin, İzzeddin ve Ruknettin’i barıştırmak için dönemin alimleri tarafından yapılmış. Köprünün adı da eskiden Tokat’ın mesire yeri olan Hıdırlık çayırından geliyormuş.

Köprüyü gezdikten sonra aşağı doğru şehrin tarihi merkezine yöneldim.

İlk hedefim yolun sonuna kadar ilerleyip Tarihi Behzat bölgesini ve saat kulesi olacaktı. Oradan yukarıya dönüp Taşhan’a kadar arada ne var ne yoksa görecektim ki sadece görsele dayanan bir gezide en fazla 2 saatte şehir merkezini gezmeyi planlıyordum.

Behzat Semti, Hıdırlık Köprüsünün tam aksi yönünde, Şehrin Sivas yönünden girişinde yer alıyor. İlk olarak Tarihi Saat Kulesi ile göz göze geliyorum. Bir İzmir’li olarak Abdülhamit’in tahta geçişinin 25.yılıında yurda dikilen saat kulelerinin en meşhurlarından birisini hayatım boyunca görüyordum. Ama İzmir’den sonra Çanakkale, Çorum ve Tokat ile hep başka bir ustanın elinden çıkan başka tarz saatleri görmeye başlayınca bu işten keyif almaya başladım.

Her ne kadar Tokatl’lılar Saat Kulelerine bir sembol gözü ile bakmayıp kıyada köşede bırakmışlarsa da bence görmeye değer bir eser.

Saat Kulesinin hemen karşısında tarihi “Bey Sokağı” var. Sıra sıra dizilmiş tarihi Tokat evleri şimdilerde harabeye dönmüş. Keşke Tokat Belediye başkanı olan Avukat meslektaşım, Eskişehir Odunpazarı’nı ziyaret etse de bu sokağın ileride nasıl güzel olabileceğini hayal etse diyorum. Ama uzun bir süre için zor gözüküyor. ..

 

Saat Kulesi’nden yukarı çıkıp Behzat Çarşısı’na girdiğimde, Osmanlı’dan kalma Lonca tipi örgütlenmenin kokusunu içime çekiyorum. Eski ve tarih kokan evler, halen daha zanaat işi sayılan ayakkabıcılık vs gibi el işi yapan esnaflar, adeta 50-100 yıl geriye düönmüşüm sanki.

 

Behzat Çarşısından ana yola çıkıp Belediye’nin de olduğu meydana geldiğimde karşımda sıradan bir Tokat gününü manzarası ile süsleyen yüce dağ çıkıyor. Ben ise yolun karşı tarafına geçip sevimli ve tarihi Belediye binasının önünden geçiyorum

.

Yolum Arastalı Bedesten’e yani Tokat Müzesine gidiyor. Yolumun üzerinde pek çok tarihi yapıpa rastlıyorum. Gözüme çarpan güzel bir nokta ise, tüm tarihi yapıların önünde isminin yazılı olduğu bir tabela olması. Caddenin sonunda Tokat Müzesi ve karşısından Yağıbasan Hanı yine Tokat’ın eski tarihini bizlerin gözü önüne seriyor. Tokat Müzesine vakitsizlikten giremeyip bir dahakine diyor ve artık yorgunluğumu atmak için Taşhan’a yönleniyorum.

Taşhan; 17.yy’da inşa edilmiş bir şehir hanı. Şimdilerde içinde bakırcılar ve güzel bir kafetarya var. Taşhan’ın avlusunda otantik bir Türk Kahvesi ile Mini tokat Gezilecek Yerler turumu sonlandırıyorum.

Bir daha geldiğimde mevsim güzel olursa amacım Tokat’a 20-25 km Mesafedeki Ballıca Mağarasına gitmek ve mümkün olursa Tokat Kalesine çıkmak olacak.