Avrupa Bosna Hersek Gezi Yazıları

Saraybosna'dan Mostar'a

Yugoslavya iç savaşının en iç parçalayıcı görüntülerinden birisiydi Mostar Köprüsü’nün bir, iki, üç top atışından sonra altında akan buz gibi suların içine gömülüşü. Adeta canlı yayınlanmıştı tüm Dünyaya, insanoğlunun tarihe yaptığı bu zulmü. Daha yaşım ve aklım Yugoslavya’da olanları anlayacak seviyede değildi belki o zamanlar ama o köprünün yıkılışını nedense hiçbir zaman unutmadım. Saraybosna’ya kadar gelmişken, Saraybosna’dan Mostar’a sırf o köprüyü görmek için gideriz dedim ve başladım Saraybosna’dan Mostar’a nasıl gidilir diye araştırmaya.

Saraybosna’dan Mostar’a aslında en kolay otobüs ile gidiliyor. Saraybosna Otobüs Terminaline Tramvay ile ulaşıp oradan sıklıkla kalkan Mostar otobüslerine binip 2,5-3 saatlik bir yolculuk sonrasında Mostar’a ulaşabilirdik. Ya da nostaljik olsun diye günde iki üç defa sefer yapan tren ile de Saraybosna’dan Mostar’a gidebilirdik.

Ancak özellikle İngilizce’nin ana dil olmadığı ve toplu taşımanın çok gelişmediği ülkelerde hele bir de Deniz doğduktan sonra risk almamaya niyetliydim ve Saraybosna’dan Mostar’a gitmek için toplu taşmayı değil özel tur şirketlerini araştırdım. Otelimizin de yönlendirmesi ile kişibaşı 45 EUR’ya (toplu taşımaya göre çok pahalı ama olsun değdi- ileride anlatacağım:) firma ile anlaştık.

Tur firmasından iki genç arkadaş (ikisi de üniversitede öğrenciymiş- ek iş olarak rehberlik yapıyorlarmış) otelimize bizi almaya geldiklerinde tur müşterisinin tek biz olduğunu görünce aslında keyfim yerine geldi. 90 EUR verdim ama özel şoför ve tur ile gezdim diyecektim kendi kendime hınzır bir şekilde. 🙂

Tur rehberimiz önce Saraybosna ile başladı anlatmaya, o zamana kadar çok dikkat etmemiştim ama Tarihi Saraybosna, Komünist dönem Saraybosna’sı ve Olimpik Saraybosna gerçekten keskin bir şekilde ayrılıyormuş birbirlerinden.

Sonrasında başladık uzun ince bir yoldan minibüsümüzle Mostar’a doğru yol almaya.

Mostar yolu üzerinde Jablenicko Jezero isimli çok büyük bir baraj gölü var.  Gerçekten de suyun rengi görülmeye değer.

Jablenicko-JezeroBir de yol üzerinde en çok dikkatimi çeken şey, mezarlıkların sayısının oldukça fazla olmasıydı. Gerçekten de normal şartlar altında bir köyün ya da kasabanın giriş veya çıkışında küçük bir alanda mezarlık bulunurken, geçtiğimiz topraklar, savaşın üzerinden yılların geçmiş olmasına rağmen, mezarlıkları ile bize iç barışın neden gerekli olduğunu çok net bir şekilde anlatıyordu.

Yol bir dağ yolu idi. Ne de olsa Saraybosna içeride iken Mostar biraz daha Akdeniz’e doğru, Dubrovnik’e komşu sayılırdı. Gün boyunca yağan yağmur bize göz açtırmıyor olmasına rağmen Mostar’a yaklaştıkça sanki yazlık bir mekana geliyoruz havası alıyordum.

Mostar’ı 20-25 km geçince Buna nehrinin kaynağı olan Blagaj kasabasında konuşlanan Derviş Baba Tekkesi’ni görecektik ilk olarak.

blagaj-dervis-tekkesi

Tekke, Buna nehrinin doğduğu kaynağın tam üzerine kurulmuş eski bir Osmanlı evi. Koca bir nehrin kaynağının tam üstünde, adeta doğuşun verdiği enerjiyi yansıtıyordu çevresine. Altınızda Buna nehrinin gürül gürül kaynayan suyu ve verdiği esinti karşınızda muhteşem bir manzara ile Blagaj Tekkesi, Mostar’a kadar gelmişken tam da gezilecek bir nokta. Tekke uzun süre eğitim için kullanılmış bir ev. Halen daha faal ama üyelerini görmek öyle kolay değil sanırım.

Altımızda gürül gürül akan nehir (debi olarak Avrupa’nın en güçlü debisinin olduğu noktadaymışız) ve üzerimize deli gibi yağan yağmur belki keyfimizi kaçıracaktı ama bu büyülü atmosferde suyun verdiği gücü ve enerjiyi yok saymamak lazım.

Öğlen yemeği molamızı rehberimizin önerisi ile hemen Tekke’nin karşısında yer alan restoranda yaptık.

blagaj-tekke-restoran-vrelo

Böyle turistik bir mekanda rehberin önerisi ile yemek yemeğe gelince tabii insanın kazıklanacağı kesin diye düşünüyorsunuz. Ancak yediğimiz her şey mükemmeldi ve fiyatlar da çok makuldu. Bu restoranı size kesinlikle öneririm. Özellikle İstanbul’da Rumeli Küftecisi’nde tanıştığım Bey (Begovia) Çorbası ve Kaymaklı Alabalık Tava muhteşemdi. Detaylarını Yemek yazısında anlatacağım ancak tüm masa için toplam 80-90 TL ödediğimi söyleyeyim yeter.

Blagaj Tekkesi’nde yeteri kadar ıslandıktan sonra sıra Mostar’da idi.

Ne bilelim, Mostar’a kadar yaşadıklarımız demoymuş, gerçek ıslanma Mostar’daymış 🙂

Mostar, Bosna Hersek’in Hersek Bölgesinde yer alan ve tüm ülkenin büyük üçüncü şehri. Bu şehirde Hırvatlar ve Müslümanlar bir arada yaşıyor. Gerçi bir arada dediysem Hırvatlar bir bölümünde, müslümanlar başka bir bölümünde yaşıyor demek daha doğru.

mostar-koprusu

Ünlü Mostar Köprüsü ve eski şehir tabii ki Osmanlı yani Müslüman tarafında. Bu sebeple Mostar’a tek başınıza geliyorsanız bu detayı göz önünde bulundurun ve nerede ineceğinizi iyice araştırın derim.

Mostar’ın eski şehri tam bir bebek arabası düşmanı. Kocaman taşlı yollar evet belki eskiyi bize yaşatıyor ancak bebek arabanız ne kadar konforlu olursa olsun, bu yolda içindeki ufaklığı deniz tutması yaşatacak şekilde sallayacaktır.

bir yandan tepemize şakır şakır yağan yağmur, diğer taraftan arnavut kaldırımdan daha beter taşlı yollar bir an tüm umutlarımı tüketmişti. Köprüyü uzaktan görüyorduk ancak daha fazla dolaşma şansımız pek yok gibiydi.

Bu anda imdadımıza hızır gibi rehber ve şoför arkadaş yetişti. İnanın Tüm Mostar’ı Mert Deniz arabasında uyurken, Osmanlı şehzadesi misali bebek arabasını omuzlarımızda taşıyarak gezdik.  Bu sebeple iyi ki tur ile geldik dedim. Yoksa bebek arabası bir yandan yağmur bir yandan Mostar bir kabus olacaktı bizim için.

denizin-tasinması

Neyse Mostar’da Gezilecek yerlere dönersek; zaten köprü Mostar’ın simgesi. Hiçbir stratejik önemi olmamasına rağmen, Hırvatlar sırf zarar vermek için indirmiş bu tarih harikasını. Ama neyse ki savaştan sonraki pek çok şeyi olduğu gibi bunu da restore etmişler. Restorasyonu bir Türk firması almış. (bizimkiler yurt dışında bu kadar iyi işler yaparken, Erzurum Çifte Minareli Medrese’de minarelere plastik su oluğu takılmasını anlamak ne mümkün ?!? 🙂 Neyse konumuza dönersek önce nehirdeki taşları çıkartıp yeniden monte edelim demişler ama yıllarca suda kalan taşlar mukavemetini yitirmiş artık. Sonra köprünün yapıldığı dönem çalışan mermer ocağını bulup yeniden açtırmışlar ve taşları yeniden yaptırmışlar. Uzun sürmüş ama sonuç çok güzel.

mostar-koprusu-uzerinden

Köprü yine tüm güzelliği ile yerinde duruyor. Yaz aylarında Mostar’lı genç erkekler aşklarına cesaretlerini ispatlamak için bu köprüden aşağıya buz gibi suların içine atlarlarmış. Tam bir delilik. Ama olsun aşk da delilik değil mi ? Gerçi şimdi 20-30 TL bedel karşılığında sizin yerinize vekaleten atlayacak birisini buluyorsunuz. Kapitalizim işte 🙂

Mostar’da tarihi köprü dışında bir de köprünün tester’ı olan küçük köprü var. Hemen köprüyü geçtikten sonra  biraz ara sokaklara dönünce buluyorsunuz bu Jr Köprüyü. İlk olarak deneme ve tecrübe amaçlı bu köprüyü yapmışlar ve tuttuğunu görünce asıl köprüyü yapmaya karar vermişler. İlginç bir hikayesi var.

mostar-kucuk-kopru

Köprüler dışında Mostar tarihi bir şehir, çok güzel ara sokaklar, güzel hediyelik eşya satan dükkanlar ve şirin kafeler var. Ancak bütün Mostar’ı bebek arabası omuzumuzda gezdiğimiz için her yeri dolaşma şansımız olmadı maalesef. Örneğin nehrin kıyısına inemedik ki içimde kalmıştır. Mevsim biraz güzel olunca gidin Mostar’a ve her yerini dolaşın derim. Mümkünse 1 gece kalın ve bu tarihi şehrin tüm sokaklarını içinize çekin isterim bizim yerimize.

Belki ileride oğlumuz yürüyünce bir daha geliriz dedik Mostar’dan ayrılırken, hüzünlü bir şekilde…

Gezin Afiyetle

Gezgin Avukat

Eren Evren

 

Hakkımızda Eren Evren

Eren Evren, İzmir ve İstanbul'da serbest avukatlık yapmakta ve bir avukatlık ofisini yönetmektedir. Boş zamanlarında gezi yazıları okumakta ve uçak bileti fırsatlarını kovalamaktadır. Bulduğu her fırsatı yurt dışında gezerek değerlendirmektedir.

Web Site Facebook Twitter Instagram Google Plus YouTube

3 Yorum

Bir cevap bırakın

E-posta adresiniz asla paylaşılmayacaktır.Gerekli alanlar işaretlendi *