Filistin Gezi Yazıları İsrail Ortadoğu

Filistin'e Nasıl Gidilir ? Filistin'de Nereler Gezilir ?

2013 Ekiminde gerçekleştirdiğimiz İsrail gezimizin belki de en merak ettiğim bölümü Filistin’di. Tamam Tel Aviv’in enerjisi vardı, Kudüs’ün kutsallığı. Filistin’de ne mi vardı ? İşte merakımın sebebi de buydu zaten. Küçüklüğüm TRT Haberlerinde Tel Aviv’de Kudüs’te bomba patladı,  haberleri ile geçti, Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat’ın poşulu fotoğrafı ise İsrail’den bana kalan en net hatıraydı çocukluğumdan. Bu sebeple ben de merak ediyordum Filistin’de ne vardı diye. Bir de olaya Filistinli’lerin bakış açısını merak ediyordum. İşte bu soruların cevabı tam da orada, Kudüs’e 10 km mesafedeydi ve ben de bu fırsatı kaçıramazdım.

Bir yandan aklıma gelen sürekli bombalama haberleri, diğer yandan İsrail’in kamplara saldırıları zihnimi kurcalarken, şimdi Filistin’e gitmekten çekindiğim için şimdi kendi kendimi ayıplıyorum. Filistin’de bize eşlik eden özel rehberimiz Yamen’e göre, Filistin Dünyanın en güvenli bölgesiymiş !?!  Aslında yalan da değil hani 🙂

Tabi Batı Şeria.

Filistin-haritasi

 

Filistin birbirine komşu olmayan iki parçadan ibaret. Kudüs yakınında olan Batı Şeria ve Mısır sınırında olan Gazze. Gazze günümüz haberlerine en çok çıkan ve en sorunlu bölge. Filistin’e gitmeye kafayı koyanların bile çok ulvi amaçları yoksa buradan şimdilik uzak durmasında fayda var. Batı Şeria ise tam bir ortadoğu şehri ve gerçekten de güvenli.

Filistin seyahatini ilk planladığımda Kudüs’ten kalkan minübüsler ile gitmeyi düşünmüştüm. Hatta Milliyet’in Blog sitesinde Filistin ile kısa bilgiler veren Bezem isimli arkadaşın yazılarını okuduğumda cesaretlenmedim değil. Ancak sonra alternatifleri aradım. Alternatifler arasında Kudüs ve Tel Aviv’den kalkan bir kaç tura denk geldim. Ancak baktığımda bu turların odak noktasının Beytullahim’deki (Betlhlehem’deki) İsa’nın doğduğu kilise ve Ölüdeniz olduğunu gördüm. Bunlar bizi kesmezdi.

İnternetten araştırma yaparken Green Olive isimli bir firma ile karşılaştım. Filistin Turları içerisinde tarihi ve dini yerlerin yanında Mülteci kampını ziyaret, Filistinli bir ailenin evinde yemek gibi ilginç programları vardı. Filistin turları içinde Beytüllahim (Bethlehem), Beytüllahim (Bethlehem)-El Halil (Hebron), Ramallah-Bethlehem ve Jerico,Nablus,Qumran gibi seçeneklerimiz vardı. Beytüllahim (Bethlehem)’de; Utanç Duvarı ile Hz İsa’nın doğduğu kilise ve Mülteci kampı ziyareti vardı, El Halil (Hebron’da) Hz İbrahim’in mezarının bulunduğu kilise ve Yahudi Yerleşimciler ile yakın temas kurulabilecekti. Ramallah; Filistin’in en büyük şehriydi ve Arafat’ın mezarı gezilecekti, Ölüdeniz’de ise dünyanın en alçak noktası olan tarihi Lut Gölü (Ölüdeniz) gezilecek ve içine batılmayan bu gölde yüzülecekti.

Biz Beytüllahim (Bethlehem) turunu tercih ettik. Turun maliyeti kişi başı 245 Şekel yani 85 USD idi. Bu paraya transfer, öğlen yemeği, kiliseye giriş ve rehberlik ücreti dahildi.

filistine-giris

Bizi El Halil (Hebron) ve Beytüllahim (Bethlehem) diye ikiye ayırdılar, daha doğrusu Beytüllahimi (Bethlehem) seçen yalnızca bizmişiz ! Rehberimiz Filistin’li Yamen ile tanıştık. turu Yamen’in kullandığı Mercedes Limuzin ile yapacaktık ve yalnızca biz vardık. Bir nevi özel bir tur ve Yamen de kişisel rehberimiz oluverdi. Rehberimiz çok cana yakın birisi ve akıcı bir ingilizce’si vardı. Ancak her halinden koyu bir Filistin milliyetçisi olduğunu ilk konuşmalarımızda anladım. Fakat işin aslı daha sonra ortaya çıktı.

filistin-mercedes-limuzin

Utanç Duvarı (Seperation Wall)

Beytüllahim (Bethlehem)deki ilk durağımız Filistinli’lerin Utanç Duvarı, İsrail’lilerin ise Güvenlik Bariyeri olarak adlandırdığı duvar oldu. Adeta 2.Dünya Savaşından kalmış gibi görünen bu duvar, Filistin idaresi altındaki bölgelerin etrafını çepeçevre adeta bir Çin seddi  gibi sarmalamıştı. Filistin’liler için etraflarını çeviren bu duvarın içinde izole bir hayat vardı ve duvarın öteki tarafına geçmeleri yasaktı.

Duvarı protesto etmek için çok sayıda gösteri yapılmış olması ve bu gösterilerde çok sayıda çocuğun öldürülmesi ve tutuklanması ise bu duvarın maliyetini gözler önüne seriyordu.

filistin-utanc-duvari

Duvarı bir başka biçimde protesto etmek için ise, Dünya’nın çeşitli ülkelerinden ünlü grafiti sanatçıları buraya gelmiş ve duvarı boyamaya başlamışlar. Bunların içinde en ünlüleri ise kimsenin tanımadığı Banksy. Elinde taş yerine çiçek atan Filistinli ve İsrail askerini arayan küçük filistinli kız çocuğu en ünlü olmuş grafitilerden.

filistin-utanc-duvari-grafiti

Rehberimizin dilersek tüm günü bu duvarın öyküsü ile geçirebileceğimizi söylemesine rağmen biz görülecek daha çok şey var diyerek oradan ayrıldık.

Aida Mülteci Kampı

İkinci durağımız Aida Mülteci Kampı oldu. Kamp İsrail’in ilk işgali sırasında 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kurulmuş ve günümüzde BM tarafından idare ediliyor. Bu kampta, İsrail’in işgali sırasında yerlerinden olan Filistin’li mülteciler kalıyor. Günümüzde ilk mültecilerin çocuköarı ve torunları kalıyor.  Yamen’e neden burada kalmaya devam ettiklerini sorunca, gidecekleri başka bir yer olmadığı cevabını alıyorum.

filistin-aida-multeci-kampi

Mülteci Kampı deyince ilk aklıma gelen çadırlar ve pis kokulardı aslında. Ancak burada durum farklı. Türkiye’deki büyükşehirlerin biraz da varoşlarına benzeyen, dar sokaklarda eski ve yıkık evlerden oluşan bu kampı görünce, bizde de buna benzer çok mahalle olduğunu fark ettim. Ancak bu kampta yaşamı zorlaştıran en önemli unsur, Susuzluk, elektriğin olmaması ve en ufak olay çıktığında İsrail helikopterlerinin hedef gözetmeksizin açtığı ateş olduğunu anladım.

filistin-aida-multeci-kampi-kursun

Filistin’de yaşamanın en büyük zorluğu da buymuş zaten.  Mülteci kampında yaşa ya da en lüks mahallesinde yaşa fark etmez, bu duvarın içinde yaşıyormuşsun. Duvarın dışına çıkmak için İsrail’den çok zor verilen bir izni almak zorundaymışsın. Yurt dışına gitmek ise çok daha zormuş. İsrail, Filistin’deki şehirlere 25 günde 3 defa su veriyormuş, bu sebeple tüm evlerde büyük su tankları var. Elektrik yine kısıtlı ve yiyecek içccek girişi de keza ona göre kısıtlı. İsrail’in seçtiği portakallar içeri giriyormuş misal.

filistin-aida-multeci-kampi

Tüm bunların ötesinde, bir kapana kısılmışlık duygusu var. Özgürlük ve yaşam hakkı İsrail’in elinde. İnsanları isyan ettiren buymuş.  1945 yılında kendilerine ait olan topraklar şimdilerde İsrail’in elinde. Örneğin Tel Aviv, küçük bir Filistin köyü iken şimdi milyonlarca İsrail’linin yaşadığı dev bir metropol haline gelmiş.

Tam da 29 Ekim günü yaptığımız bu Filistin gezisi, aynı tarihlerde başlayan İngiliz işgali sırasında bizim ne kadar önemli bir lidere sahip olduğumuzu ve özgürlüğümüz için Atatürk’e ne kadar şükretsek az olduğunu bize gösterdi.

Filistin'li çok şeker kardeşler

Neyse yolculuğa devam.

Mülteci Kampından çıktıktan sonra arada aksiyon olsun diye bir Zeytinyağı fabrikasını gezdik, ancak Türkiye’de zeytinin yetiştiği her bölgede bunun gibi atolyeler olduğunu görünce bizim ilgimizi pek çekmedi. Fakat meğerse Filistin’in en önemli sanayi tesislerinden biriymiş !

Hz. İsa’nın Doğduğu Mağara ve Kutsal Doğum (Nativity) Kilisesi

Kudüs gezimiz sırasında; Hz İsa’nın yürüdüğü, çarmıha gerildiği, kutsandığı, göğe yükseldiği, son duasını ettiği vs bir çok yeri görmüştük. Ancak bu defaki çok özeldi. Hz İsa’nın doğduğu ve vaftiz edildiğine inanılan ve üzerine kilise inşa edilen bölgeye geldik. Filistin’in en çok turist çeken bölgelerinden birisi burasıymış.

Kilise tam da şehir merkezinin içinde kalmış. İçeride bizi Kokartlı başka bir rehber aldı. Yüzlerce metre uzayan kuyruğu görünce, bütün günümüz orada mı geçecek diye çok korktum. Ancak rehberimiz tam bir ortadoğulu gibi gitti görevli ile bir kaç şey konuştu ve bizi tüm yabancı turistlerin önünden sıranın en önünden içeri aldırdı. Ortadoğu’da ve özellikle Filistin’de Türk ve Müslüman olmayı seviyorum 🙂

Sıraya tersten girip kendimizi hemen mağaranın içinde bulduk. Mağaranın bir bölümünde Hz. İsa’nın doğduğuna ve diğer bölümünde de vaftiz edildiğine inanılıyor. Hristiyanlar vaftiz edildiği yere yüzlerini sürmek için sıraya giriyorlar. Bizim için de ilginç bir gözlem oldu tabi.

kutsal-dogum-nativity

Kilise gezimiz bittikten sonra sırayı atlayarak yaklaşık 3,5-4 saat kazandığımız için rehberimiz bize ekstra bir ücret karşılığında Hebron’a gitmeyi önerdi. Hebron’da ne var diye sorduğumda; karışıklık ve düşmanlık var dedi. Ben de gidelim dedim.

El Halil (Hebron);

El Halil (Hebron), Filistin’in en büyük ve en ilginç kentlerinden birisi. Şehir H1 ve H2 olarak ikiye ayrılmış. H1; Filistin yönetimi altında olan toprakları H2 ise İsrail Yönetimindeki toprakları temsil ediyor.  İsrail Yönetimindeki topraklarda Filistinlilerin “Settlers” olarak adlandırdıkları ve adeta düşman gözü ile gördükleri “Yerleşimciler” yaşıyor. Bu iki bölge birbiri içerisine o kadar girmiş olmasına rağmen insanları da bir o kadar birbirinden uzaklaşmışlar.

Yerleşimciler, New York ve Londra başta olmak üzere tüm dünyadan yahudi lobisinin finans gücü ile gelip dini amaçlarlar Judean çöllerine yerleşen koyu dinci Yahudilere verilen bir isim. rehberimizin söylediğine göre çok sayıda yahudi arkadaşı olmasına rağmen bir yerleşimci ile bir arada olmasına imkan dahi yokmuş. birbirlerini boğazlarlarmış.

Settlers

Yerleşimciler çalışmıyor, yalnızca ibadet edip çocuk doğuruyorlarmış. Her bir yerleşimci ailesi ortalama 15 çocuktan oluşurmuş.

El Halil (Hebron)’de  yerleşimcilerin sayıları gün geçtikçe artıyor. El Halil çarşısını gezerken nasıl bir dünyada yaşadığımıza anlam veremedim. Alt kattaki dükkanlar Filistinlilere ait iken ve çarşıda yalnızca Filistinliler dolaşırken, üst katlar yerleşimcilere ait. Çarşının üzerine gerili tel örgü ise yukarıdan aşağıya atılan her türlü pisliği tutmak için yapılmış. Yerleşimcilerin amacı Filistinlileri bıktırırarak oradan kaçmalarını sağlamakmış. Bu arada yerleşimciler yalnızca Filistinlilerin değil İsrail devletinin de başının belası. Son olarak Yeni yerleşim yerleri açacağını durduran İsrail İçişleri bakanını ölümle tehdit ettiklerini hatırlıyorum.

hebron-carsi

El Halil (Hebron)’in bu çarşısından geçtikten sonra Hz İbrahim’in ve ailesinin mezarının bulunduğu Süleyman Camii ve Sinagog’unu ziyaret ettik. Dünya’daki kabul gören dinler içinde ortak olarak sevilen insan olan Hz. İbrahim’in mezarının bulunduğu cami El Halil (Hebron)’de h1 ve h2 bölgelerinin kesiştiği noktada. Müslümanlar yalnızca camii taraını gezebiliyorken, museviler havra tarafına girebliyor hristiyanlar ise her iki tarafı da ziyaret edebiliyor.  Caminin girişinde Hz. İbrahim’in ailesi olan çocukları İsmail ve İshak’ın ve karısı Sera’nın mezarları var. Arka tarafta ise Hz. İbrahim’in mezarını görebilidik. Mezarın diğer tarafı ise Sinagog’a açık.

hz-ibrahim-camii

 

hz-ibrahim

Camiden çıktıktan sonra açlığımızı yatıştırmak için El Halil’de yaşayan Filistinli bir ailenin evine ziyaretçi olduk. Zaten şehirde restoran da olmadığı için aile evlerinde yemek yemek mantıklı geldi. Bu sayede ortalama bir Filistin ailesinin evinin nasıl olduğu, aile bireylerinden kimlerin yaşadığını da görme fırsatımız oldu. Evin sevimli bücürü Muhammed ise çok şekerdi.

filistinli-ailede-yemek

 

filistinli-ailede-muhammet

Yemekten sonra artık vakit geçirmek için Hebron şehir merkezinde biraz dolaşmaya karar verdik. Şehir adeta İstanbul’un 60’lı yıllardaki halini anımsattı bize. Eski arabalar, arabesk bir yaşam tarzı ve eski evler. birbirini tanıyan insanlar.

hebron-merkez

Tüm Filistin gezimiz boyunca güvenlik açısından hiçbir problem yaşamadık. İlk zamanlarda ne zaman bomba patlayacak paronayası olsa da, Yamen’in dediği gibi Filistin dünyanın en güvenli bölgelerinden birisi, İsrail saldırmadıkça. Bir kere insanların hepsi birbirini tanıyor ve İnsanlar yabancı turisti çok seviyorlar. Çünkü yabancı turistlere durumlarını anlatma ve çektiklerini açıklayabilme ve seslerini duyurabilme fırsatları oluyor. Bu nedenle de yabancılar, İSrail’li olmadıkça, çok rahat bir şekilde ülkeyi gezebiliyor. Tabi Gazze’de durum başka olabilir. Çünkü maalesef orada açlık ve sefalet var.

hebron-carsi-2

Ayrıca Filistin’de bir Türk olarak dolaşmak çok farklı.  Türkiye deyince insanların gözleri parlıyor.

Bizim gezdiğimiz yerlerin dışında ikinci güne kalıp Ramallah ve Ölü Deniz’i de görmek güzel olabilir. Özellikle ölüdeniz’de suya batmadan yüzmenin keyfi kulağa güzel geliyor. Ancak Hebron’a mesafe çok uzak olduğu için biz oraya devam etmedik. Bir daha gidersem, oraları da göreceğim

eve-donme-hakkı-tartisilamaz

 

 

 

 

Hakkımızda Eren Evren

Eren Evren, İzmir ve İstanbul'da serbest avukatlık yapmakta ve bir avukatlık ofisini yönetmektedir. Boş zamanlarında gezi yazıları okumakta ve uçak bileti fırsatlarını kovalamaktadır. Bulduğu her fırsatı yurt dışında gezerek değerlendirmektedir.

Web Site Facebook Twitter Instagram Google Plus YouTube

14 Yorum

    1. evet kardeşim ne doğru dedın oda dıkatımı cektı ıste ama napacaksınkı bilgisizlik böle bir şey sonuçta ısraılı ve tum mazlumlara savaş yaratan batı ulkelerıde kınıyorum …. filistin ve arap mazlumları korkmayın ALLAH BİRDİR O GÖREN VE DUYAN ŞÜPESİZ BUTUN OLAYI VERENDE ODUR … VE O HERSEYIN HAYIRLIISINI BILIR ALLAH VE BIZLER YANINDAYIZ HER DAIM ELIMIZDEN BIRSEY GELMIYOR DEMEK COK KOTU…:(

  1. rabbim sen israillileri KAHHAR isminle kahreyle.işte ihanetin en büyüğünü biz israilde görüyoruz sene 1946 da kendilerini hiçbir ülke kabul etmemişti fakat müslümanlık ve ensarlık ruhunu kalbinde yaşayan mücahid ve mücahide kardeşlerimiz onlara vatanlarını açmıştı kardeş misali onlar ise olmaz işkenceyi bir dünya malı nedeniyle yaptılar .bir kere siz dün neydiniz de bugün zulum yapıyorsuzuz sizin topunuz 8 milyon ama arkanızda sizi koruyan itler var rabbim onlarıda kahretsin inşaallah…
    EY MÜSLÜMANLAR;YARINLAR MUTLU GÜNLER, YORGUN OLANLARIN DEĞİL,RAHATINDAN VAZGEÇENLERİN MÜSLÜMAN KARDEŞLERİNİ KORUYANLARIN OLACAKTIR…SELAMUN ALEYKUM…

  2. Tüm bu bilgiler için çok teşekkürler ve öğrenme-paylaşma çabanız için de tebrikler. Sayenizde bir ziyarette ben yapacağım umarım, tabi koşullar el verirse.

  3. Lut golü’ ne yaklaşılmıyor,çünkü hristiyan inancına göre çıplak suda yüzmek günahlarından arindiriyor,uzaktan bakabildik sadece…onun dışında kesinlkle ne,denilirse denilsin mutlaka kudüs’ e gidilmeli,mescidi aksa’da namaz kılınmalı ve oradaki kardeşlerimizin gözündeki sevinci,hüznü payasmali …Türkiye’ den geldik deyince sarılıp biz kardeşiz, burası sizin de sehriniz ,bizi yanlız bırakmayın diyorlar

  4. filistine yardım et allahım onları yalnız bırakma. öyle bir mucize verki yahidiler geldikleri gibi geri donsun .filistinli kardeşlerimiz 1948 den önce olduğu gibi vatanlarına topraklarına kavuşsunlar

  5. kardeşim neden öyle diyorsun senin hiçmi vicdanın yok birgün savaş senin başınına geldiğinde de sana böyle derler bari bunu düşün allah rızası için yaa. sana yazıklar olsun müslüman kimliği altında bunları söyleyebiliyorsun allah seni ıslah etsin inşaallah…

  6. Yine Gazze sevdalıları,çakma cihatçılar ağlama duvarına döndürmüş adamın sayfasını…Size ne hemşehrim İsrail-Filistin arasındaki mevzu…Siz önce kendi ülkenizdeki yanan yangını söndürün…Ülkenizde yakında taş üstünde taş kalmayacak bu gidişle…

    1. İsrail filistin arasındaki mevzu deyip kenara attığın olayda senin tarihin ne kadar zarar görüyor biliyormusun? Filistinin her yerinde Osmanlı imzası var. Kudüsün manevi değerinden bahsetmek isterdim ancak olayı sadece türk olduğundan tarihinle anlatabilirim sana. İnsanlığını kaybetmiş varlığa islami değerleri anlatamam, kaybetmiştir çünkü…

Bir cevap bırakın

E-posta adresiniz asla paylaşılmayacaktır.Gerekli alanlar işaretlendi *