Mallorca’da Gezilecek Yerler ve Plajlar

Mallorca Adasnda 4.Gün: Can Picafort ve Alcudia Plajları

Mallorca adasında 4.güne geldiğimizde hedefimiz bu defa adanın kuzeyi idi. Kuzeyde bulunan Alcudia ve Polenca plajları ile Cap de Formentor yani adanın en kuzey ucundaki Deniz feneri bugün için planladığım yerlerdendi.

Soller ve Valdemossa gibi Mallorca’da gezilecek yerlerin içinde herkesin üst sıralara yazdığı iki köy de vardı ama Mallorca’da bizim amacımız gezilecek yerleri görmek değil güzel denizinden faydalanmaktı. Bu sebeple vakit yeterse gideriz dedim içimden.

Rotamı çizerken, Alcudia’ua gidiş için iki rota olduğunu gördüm, 10 km uzun olanı seçip Can Picafort sahiline de uğramak ya da doğrudan Alcudia’ya geçmek arasında tercih yaparken tabii ki hiç zorlanmadık ve Inca şehrinden yoldan sapıp Can Picafort yönüne döndük,

Can Picafort da uzun bir sahil şeridi aslında. Mallorca’daki otopark şansımız burada da devreye girdi ve zorlanmadan denize sıfır bir park yeri bulduk. Bu defa amacımız sadece denize girip çıkmak olduğu için hemen sahildeki bir kafeteryaya kendimizi attık ve eşyaları masada bırakıp denizin tadını çıkardık.

Can Picafort’un denizi bizim Çeşme Ilıca sahiline çok benziyordu. İnce beyaz kumlar, sığ bir deniz ama bu defa dalga vardı. Sanırım adanın Kuzey tarafına geçtiğimiz için bu defa dalgalara maruz kalma durumumuz oldu. Ancak temiz bir deniz, derli toplu bir sahil şeridi ile Can Picafort’u ailelere rahatlıkla önerebilirim.

Can Picafort’tan sonra rota Alcudia idi. Alcudia da Mallorca’nın en iyi plajları listesinde üst sıralarda yer alan ve bir çoklarına göre Mallorca’nın yıldızlarından birisi idi.

Can Picafort’tan Alcudia’a giden yolda sıra sıra oteller ve yazlık villalar ile yeşillikler altındaki güzel bir yol bize bu bölgede de kalınabileceğini düşündürdü. Google Maps’e göre plajı ararken sistem beni her zamanki gibi beni şehir merkezine götürdü bu sebeple yine el yordamı ile tahmin usulü geri dönüp plajı aramaya karar verdim, Zaten Can Picafort ile Alcudia arasındaki sahil şeridinin nerede ise tümü plajmış ama otellerden ve evlerden biz fark etmemişiz. Yine denizin hemen bir tık arkasında ücretsiz park yeri bulup kendimizi sahile attık.

Karşımızda tüm güzelliği ile Alcudia plajı duruyordu. Geniş ve beyaz kumdan oluşan bir plaj (kumlarda öyle batmıyorsunuz, sert bir cins ve bu sayede yürümek kolay oluyor) ve ardından bembeyaz bir deniz. Ama o da ne ? denizin içinde 50 mt ötede insanlar sanki denizin üzerinde yürüyorlar bu nasıl iş derken denize girdiğimde durumu anladım.

 

Alcudia’nın denizi gerçekten çok hoş ve kendisine özgün bir yapısı var. Denize mi göle mi giriyorsunuz pek belli değil ama girerken belinize gelen su 10 mt sonra bir anda bileklerinize geri dönüyor ve uzun bir süre belinizin üstüne çıkmıyor.

Tamam oynamak için 10 numara ama kızgın güneşin altında cayır cayır yanarsınız hiç farkında olmadan, şöyle bir serinleyeyim diye kendinize denize bıraktığınızda dizlerinizi çarparsınız mutlaka, Bir de bu kadar sığ suyun içinde yapay göllerin içindeki gibi kocaman kocaman balıklar vardı etrafta dolaşan. Ben bugüne kadar bu kadar büyük hiçbir balığı ayağımın dibinden geçerken izlememiştim.

Denizin seyri güzel olsa da keyfi o kadar iyi değildi. Üzerine bir de suyun içinde hoş olmayan bir koku vardı. Daha önce bir yerde okumuştum ama çok da inanmamıştım. Ama doğruymuş, Can Picafort’taki rahat ortamdan sonra burası bize iyi gelmemişti. Sahil şeridinde bir çok kafe var, seçip oturduğumuz yer de bize güzel gelmeyince hadi dedik kalkıp Port de Pollenca’ya gidelim bir de oranın denizini deneyelim.

Ama o da ne ? Plajda temiz su var duş alabilmek için !! Şu Mallorca plajlarının nerede ise en bilinenlerini dolaştık ama hiçbirinde duş, tuvalet görmedik. Burada hepsi var. Su her ne kadar buz deposundan geliyor da olsa üzerimizdeki tuzu atmak ve yenilenmek için 10 numara idi.

Rotayı Pollenca plajına çevirdik. 15-20 dk deniz kenarındaki Kite Sörfçüleri izleten güzel bir yoldan sonra Pollenca’ya da vardık.

Mallorca’nın bunca kalabalığından sonra Pollenca bize sakin ve kafa dinleme yeri olarak gözüktü, Alcudia’da aldığımız duştan sonra bir daha da denize girmek zul geldi, zaten Mert Deniz de arabasında keyifli keyifli uyuyordu. Biz de kendimizi sahildeki bir kafeye attık ve benim İspanya’daki keşfim Nescafe’nin frappalatte’sini yudumladık.

Evden 70 km uzakta idik ve saat 18:30 olmuştu. Mallorca’da olmanın güzel bir tarafı güneş geç batıyordu. Bir sonraki durağımız güneş batarken Cap de Formentor Deniz Fenerine gitmekti ve yeterli vaktimiz vardı. Ama son gün olduğu için bizde ne enerji ne de istek kalmamıştı. Google’dan resimlerine baktık ve ertesi günkü Barselona seyahatine hazır olmak için o onlarca virajlı meşhur deniz feneri yolu yerine bildiğimiz evimizin yolunu tutmaya karar verdik. Bu satırları okuyanlar belki diyebilir ki off be ne uyuzluk yapmışsınız orası görülmez miydi ? ama 1 yıl önceki biz olsak hiç sorun değil gece yarısı dönelim ama her yeri gezelim derken şimdi artık 3 kişiyiz ve ailemizin en küçük üyesini de düşünmek zorundayız.