Avrupa Bosna Hersek Gezi Yazıları Saraybosna Slider

Saraybosna'da Gezilecek Yerler

B- SARAYBOSNA’DA GEZİLECEK YERLER

saraybosna-bascarsi

Saraybosna’da gezilecek yerler neresi deyince tek bir cevap çıkıyor karşımıza o da Başçarşı ve çevresi. Evet belki havaalanının orada Umut Tünelleri ve Kuşatma müzesi de var. Ama bizim gibi çocuklu bir aile için orası zor bir yer. Ama siz gidin derim. Okuduğum kadarı ile savaşı iliklerinize kadar derinden hissettiren bir yermiş.

Saraybosna’yı gezmek canlı bir zaman makinesine binmek gibi bir şey aslında.

Başçarşı’yı gezerken her yer Osmanlı kültürü ve Osmanlı yapıları deyip bir Anadolu şehrinde dolaşırken bir noktada (Ferhatiye Caddesi) makineye binip Avusturya Macaristan İmparatorluğu dönemine atlıyor ve kendinizi bir Avusturya şehrinde buluyorsunuz. Haliniz ve takadiniz varsa aynı caddenin bir kaç km sonrasına kadar yürümeye devam ederseniz makineye tekrar binip komünist döneme gider ve kendinizi bir Sosyalist-Komünist Balkan Cumhuriyetin’de bulursunuz. Bizim şimdi yüzbinlerce tl para ödediğimiz o çirkin TOKİ binalarından oluşan, küçük pencereli balkonsuz yapılar arasında dönemi gezersiniz. Oradan bi tramvay ve hoop hadi Başçarşı Sebil, yine Osmanlı derken gün biter.

Neyse biz önce başa, Osmanlı dönemine dönelim.

saraybosna-sebil

Başçarşı’nın sembolü olan Sebil ile her güne başladık. Yüksel inanmıyor ama bu Sebil’in bence elektromanyetik bir çekim etkisi var. Ahşaptan yapılmış çok da güzel bir yapı değil. İstanbul’da daha güzelleri çok var ama nedense aynısı Ankara’ya Amerika’ya, ve Londra’ya bile yapılmış, uluslararası camiada bir koruma derneği olan bir yapı. Bence bu kadar güzel olmayan bir şey bu kadar çok insanı etkiliyorsa onda başka bir enerji vardır. Ki her önünden geçişimde tüylerimin diken diken oluşunda bile hissediyordum o enerjiyi.

saraybosna-bascarsi-bakircilar-carisisi

Sebil’i geçince hemen solda Bakırcılar Çarşısı var. Gaziantep’teki emsalinin yanında “demo” gibi kalıyor. Ama yoklukta gideri var, hala daha bakır ustalarının çıkardığı “tak tak” sesini duymak için bile girilir içeriye. Hem sonuna kadar devam ederseniz en güzel  Börekçilerin olduğu caddeye çıkıyorsunuz ki ödülünüz börek olsun.

Sebili Biraz geçince Cevapçiçi Hodjzic 2’in mekanından yol çatal ile ayrılır, Biz oraya gelmeden kapısında Çaykur reklamı olan kafeden sağa döndük Önce Morica Han karşıladı bizi. Monika ya da Morica han bir kervansaraymış aslında şimdi ise gençlerin en çok rağbet ettiği kafeler içinde. Eski bir Osmanlı Eseri.

saraybosna-gazi-husrev-bey-camii

Devam edip  otantik çarşının dükkanlarının vitrinlerine göz gezdirirken karşımıza Gazi Hüsrev Bey Camii geldi. Sanırım Bosna’nın en büyük camii’yimiş. Çok bir şey anlamadım açıkası. Bir de itiraf edeyim, Yurt dışında bir kilise gördüm mü, özel bir ayin yoksa, çekinmeden dalıyorum içine. Ama Camii’lerde öyle değil. Dışından bakayım yeter. Neden bilmiyorum.

Gazi Hüsrev Bey Camii önemli bir yapı, görülmesi lazım. Bahçesindeki ahşap işlemeli sebil de bir başka güzel.

saraybosna--gazi-husrev-bey-camii-sebil

Yola devam ettiğimizde ise zaman makinesine binme anı geliyor. İşte bir adım sonra boyut değiştiriyor ve Osmanlı döneminden Avusturya dönemine ışınlanıyoruz. Sokaklar, caddeler, yapılar değişiyor. Bir anda cadde genişliyor ve etrafında Viyana ve Salzburg’dan göz aşinalığımız olan Avusturya mimarisi geliyor önümüze.

isanin-kalbi-kilisesi

İlk önemli yapı İsa’nın Kalbi kilisesi, Hayır, hayır sizi kandırmıyorum Paris’e gidip de Saraybosna’ya gittim demiyorum, Notre Dam değil burası gerçekten Saraybosna’daki hristiyan cemaatin en önem verdiği kilise bu. Evet kendileri de saklamıyorlar zaten Notredam’ım taklidi olduğunu, bilerek ve isteyerek böyle yapmışlar. Taklitler asıllarını yaşatır diyor ve içine giriyorum, İçi pek bir sade çok bir albenisi yok. 

saraybosna-ferhatci-avusturya-bolgesi

Yürümekten biraz yorgun düşüyoruz, yürümeye ve hatta çevresi ile iletişime geçmeye başlayan Mert Deniz’imiz ile ilk yurt dışı seyahatimiz, çok abartmamız lazım diyor ve yol üstündeki 4 tarafı camlarla çevrili kafeye atıyoruz kendimizi. Ama o da ne ! içeride buram buram Sigara kokusu. Şaşırıyorum, Türkiye’de bile kapalı ortamda sigara içilmeyeli uzun yıllar oldu. buraya özgüdür diyor ve tam karşısındaki şirin Avusturya kafesine giriyoruz ki o da ne, dıştan Avusturya’lı ama içten Boşnak olan bu kafede de fosur fosur sigara içiliyor. Tabii küçük bir bebekle Türkiye’de daha önce böyle bir ortama hiç girmediğimiz için (o günler bize uzaktı) çok şaşırıyoruz ama yapacak bir şey yok. Vicdan azabı çeke çeke hızlıca kahveyi yudumlayıp atıyoruz kendimizi açık havaya, özgürlük, başkasının sınırına geldiğin yerde biter deyişi aklımızda.

saraybosna-mijcalka-nehri

Biraz daha Avusturya tarafında yürüyüp Milajcka Nehrinin kıyısına dönüyoruz. Artık arabaların ve tramvayların işlediği bir caddedeyiz ve Mert Deniz çok mutlu, sürekli araba araba deyip mutluluk sesleri çıkartıyor. Milajcka nehri kıyısında yürümek de başka bir güzel, Nehir gürül gürül akıyor -ki Bosna deyince aklımda hep gürül gürül akan sular kalacak) bir kıyısında Avusturya mimarisi evler karşıda, tepelerde ise Ankara Hamamönü veya Beypazarı’nı andıran mahalleler.

saraybosna-at-meydani-muzik-pavyonu

Bir süre yürüdükten sonra yemyeşil ağaçların arasında çok sevimli bir yapı çarpıyor gözümüze, üçüncü gün buraya gelip bir şeyler içmiştik. At meydanı olarak anılan bu meydandaki küçük yapı ise Müzik Evi. Askeri orkestra burada güzel konserler verirmiş, şimdilerde ise kafe olarak hizmet veriyor, şık ve sevimli bir mekan.

saraybosna-latin-koprusu

At Meydanı’nın hemen ardında, bir gezgin için belki çok sıradan ama insanlık için önemi çok büyük Latin Köprüsü‘ne geliyoruz. Hani tarih kitaplarında anlatılır ya hep, Bir Sırp Milliyetçisi (Boşnaklar da Boşnak Sırp olduğunu iddia ediyor) Avusturya Prensini bıçaklayıp öldürmüş ve sanki Tüm dünya da bunu bekliyormuş gibi 1.dünya savaşı çıkmıştır. İşte Latin Köprüsü 1.Dünya Savaşını başlatan suikastin olduğu yer. mimari açıdan bir güzelliği yok ama milyonlarca kişinin öldüğü olayı başlatan yerin burası olduğunu bilmek de farklı bir duygu.

saraybosna-ulusal-kutuphane

At meydanın’dan da  bir süre yürüdükten sonra Önce Ulusal Kütüphaneyi görüyoruz. Savaşta bilerek yakılmış ama Avusturya’nın verdiği 100 Milyon Dolar ile yeniden yapılmış bir yapı burası Kapısında teröristlerin yaktığını ve 2 Milyon’a yakın kitabın yandığı yazıyor. Çünkü savaş cehaletten beslenir, Eğitimli bir insana dini alet edip komşusunu öldürtemezsiniz.

saraybosna-inat-evi

Devamında inatçı bir Boşnak’ın Avusturya imparatoruna kafa tuttuğu İnat Evi.  Avusturya İmparatorluğu yol açmak için bu evi yıkmak ister ama sahibi inatçıdır olmaz der. İmparatora karşı çıkar. Mahkemeye giderler ve sonuçta nehrin karşısına birebir aynısının yapılması karşılığında razı olur yıkıma. Dünyaya inat eden bu boşnak yıllar geçse de unutulmayacak. Ancak şimdilerde restoran olan bu ev ile ilgili özellikle garsonlarının soğukluğu ile ilgili çok yorum okuduğum için gidesim gelmedi bir türlü yemeğe

Evet Saraybosna’nın merkezindeki gezilecek yerleri tamamlıyoruz yavaş yavaş. Başçarşı, içindeki Sebil ve diğer Osmanlı yapıları ve  Avusturya Mimarisi Saraybosna’da gezilecek yerlerin başında geliyor.

Evet Saraybosna’da gezilecek yerleri 1 tam günde bitirmeniz mümkün. Fazlası detaycılık olur belki, biz iki gün merkezde geçirdik. birinci gün tüm bu yerleri gezdik ikinci gün üzerinden geçtik ve pek yaptığımız bir şey değildir ama bir kaç saatimizi AVM’de geçirdik. Gezerken de hep 1 gün yetermiş dedik durduk. Ancak benim midem Bosna’da kaldı, unutmadan söyleyeyim

#gezinafiyetle

Eren Evren

Gezgin Avukat

 

 

Hakkımızda Eren Evren

Eren Evren, İzmir ve İstanbul'da serbest avukatlık yapmakta ve bir avukatlık ofisini yönetmektedir. Boş zamanlarında gezi yazıları okumakta ve uçak bileti fırsatlarını kovalamaktadır. Bulduğu her fırsatı yurt dışında gezerek değerlendirmektedir.

Web Site Facebook Twitter Instagram Google Plus YouTube

3 Yorum

  1. İlk yurtdışı çıkışımı yaptığım ülkeydi Bosna, Saraybosna-Mostar gerçekten etkileyici ama en derinden beni etkileyen Bosna’da savaç zamanı kazılan tünel olmuştu. Mutlaka gidilmesi gereken bir yer diye düşünüyorum.

Bir cevap bırakın

E-posta adresiniz asla paylaşılmayacaktır.Gerekli alanlar işaretlendi *