Avrupa Avusturya Gezi Yazıları Viyana

Viyana'da Gezilecek Yerler- Viyana Sarayları; Schonbrunn-Hofburg-Belvedere

Uzun yıllar Habsburg’ların başkenti olarak Avrupa’nın bir kısmına hakim olan Viyana’da gezilecek yerler denince akla ilk olarak elbette ki Viyana’nın ihtişamı ile meşhur sarayları geliyor. Başta Yazlık saray Schonbrunn olmak üzere Hofburg ve Belvedere sarayları Viyana’da gezilecek yerler listesinin ilk sıralarında olan görülmesi gerekli yerler arasında sayılır.

Viyana’da Habsburg’ların ikamet ettiği iki saray var. Bunlardan kışlık saray olan Hofburg Sarayı şehrin merkezinde yer alırken, Schonbrunn sarayı ise yazlık saray olarak kullanılıyor ve şehrin biraz dışında kalıyor.  Belvedere Sarayı ise Viyana Fatihi ! Prens Eugene Savoy’a Viyana Kuşatması’ndaki başarıları sebebi ile Habsburg’lar tarafından hediye ediliyor.


Hofburg Sarayı



Hofburg Sarayı; imparatorluk hanedanının kışlık sarayı olarak kullanılırmış. Sarayın İmparatorluk döneminde faaliyet gösteren binalarının bir kısmı günümüzde saray müzesi olarak kullanılırken diğer binalarda Viyana Parlementosu, Viyana Belediyesi, Viyana’nın en meşhur müzeleri faaliyet gösteriyor.

Hofburg Sarayı Müzesi; İmparatorluk Daireleri, Gümüş Koleksiyonu ve Sisi Müzesi olarak üç bölüme ayrılmış durumda.

Gümüş Koleksiyonunda sarayın elinde kalan gümüş ve altın yemek takımları ile porselenler tüm görkemi ile sergileniyor. Savaşlar sırasında bütçe yaratabilmek için sarayın pek çok yemek takımının eritilerek satıldığını öğrenince elde kalanların görkemini görerek şaşırmıştım. Eğer kalanlar buysa gidenler nasıldı acaba diye düşünmeden edemedim.

Gümüş Koleksiyonuna girmeden önce sarayın mutfağından geçiyor dönemin mutfak alet ve edavatlarını da görme fırsatı bulabiliyoruz.

Mutfak malzemeleri ve gümüş koleksiyonunu geçtikten sonra sıra imparatorluk dairelerine geldi. Günümüze oranla çok sade ve küçük bir şekilde dizayn edilen odaları görünce şaşırmadım değil. Meşhur hükümdarları (Kanuninin muadili) Franz Joseph 60 yıllık hükümdarlığında çok çalışkanlığı ve gösterişten uzak durması ile ünlendiği için Osmanlı ve Fransızların görkemini beklemek doğru olmaz.

Son olarak Sarayın yıldızı İmparatoriçe Sisi’ye adanmış Sisi Müzesine giriyoruz. Osmanlı’da Hürrem neyse Avusturya’da da Sisi oymuş. Dönemin ikoncanı olan Sisi çalkantılı hayatı, sürekli olarak Avrupayı gezmesi ve Avrupa’nın o dönem en ünlü aileleri olan Rotschild gibi aileler ile kurduğu dostluklar sayesinde tüm Avrupa’nın tanıdığı bir sima haline gelmiş. İtalya’nın Genova kentinde bir anarşistin bıçak darbesi ile hayatı sonlanan bu tarihi kişilik Avusturya’nın Mozart ile birlikte tarihi bir simgesi haline gelmiş.

Müze’de Sisi’nin hayat hikayesi anlatılıyor.  Franz Joeseph aslında Sisi’nin ablasını istemeye gitmiş  ancak Sisi’ye ilk görüşte aşık olduğu için vazgeçip Sisi ile evlenmiş. Franz Joeseph Sisi’yi tüm kalbiyle sevmiş. Ancak Sisi’nin evlilik ile ilgili olarak “Evliliğin ne olduğunu anlamıyorum, 15 yaşında bir mal gibi satılıyor ve anlamadığınız bir yemini edip tüm hayatınız boyunca oyun oynamak zorunda kalıyorsunuz” sözlerini duyunca Franz Joeseph’e biraz acıdım. Tüm Avrupa’nın hayran olduğu bir kadın ile evli olup onun sevgisini görmemek zor bir şey olsa gerek.

Müzeye dönersek; Sisi’nin doğumundan başlayıp Sarayda kullandığı tüm eşyalar, giydiği kıyafetler ve Avrupa’yı gezerken kullandığı at arabasının bir örneği ile Sisi’nin hayatını anlatan filmler müzede görülebiliyor.

Ancak benim en çok etkileyen bölüm Sisi’nin ölümünü anlatan bir sahnenin canlandırıldığı yer ile Sisi’yi öldüren bıçağın da sergilenmesi olmuştu.

Belvedere Sarayı

Şehrin tam ortasında yer alan Hofburg Sarayından çıktıktan sonra nispeten yakın sayılabilecek Belvedere Sarayı’na gitmeye karar verdik. Belvedere Sarayı Viyana Kuşatmasında savunmayı yöneten ve başarılı olan Prens Eugen Savoy’a hediye edilmiş bir saray. Prens daha sonra Avusturya ordusunun başında Osmanlı’lardan Belgradı’da alarak ününe ün katmış. Savaşta kazandıklarını da sanata yatırmış. Bir nevi bizim Pargalımız gibi.

Belvedere Sarayı Yukarı Belvedere ve Aşağı Belvedere olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Yukarı Belvedere ile Aşağı Belvedere arasındaki fark; yukarı Belvedere’de daimi sergiler varken Aşağı Belvedere’de geçici sergilerin olması. Her iki sarayın arasında güzel Belvedere bahçeleri uzanıyor.

Biz vakit darlığı sebebi ile Yukarı Belvedere sarayını tercih ettik. Burada Ortaçağ sanatı ile empresyonist akımın en ünlü temsilcilerinin önemli tablo ve heykellerini görmek mümkün. Monet, Manet, Van Gogh gibi ressamlar ile Rodin gibi heykeltraşların eserleri sergileniyor.

Ancak Belvedere’nin yıldızı Gustavo Klimt. Klimt’in kendine has tarzı ile resmedilmiş melankolik kadınlarının müthiş tablolarına uzun uzun baktık. Ressamın en önemli tablolarından Öpücük ve Judith sarayın yıldızları olarak ön plana çıkıyor. Sarayın içinde fotoğraf çekmek maalesef yasak.

Belvedere Sarayı şehre yakınlığı ile sanat sevmeyenlerin bile bahçesinde bir tatlı huzur almak için gelmesi gereken yerlerden birisi. şehrin merkezindeki Karlsplatz meydanından D numaralı tramvaya bindiğinizde doğrudan önüne gidebiliyorsunuz.

Schönbrunn Sarayı



Schonbrunn Sarayı
Viyana’nın yıldızı. Habsburg’ların yazlık sarayı olarak kullanılan bu yapı, Fransızların Versailles Sarayı örnek alınarak yapılmış. 1400 Odası bulunan Schonburnn Sarayını iki ayrı tur ile gezmek mümkün. Imperial Tur ile 28 oda gezilirken Grand Tur bileti ile Maria Theresa’nın ki de dahil olmak üzere 40 oda gezilebiliyor. Bu arada önemli bir not. Biletlerin içine dahil olan Audio Guide sisteminde Türkçe de seçenekler arasında.

Hofburg Sarayının başrolü Sisi’de iken Schonbrunn Sarayının yıldızı Kraliçe Maria Therasa imiş. 16 çocuğu ile tam bir hanedan annesi olan Maria Therasa Avusturya hanedanının en güçlü kadını. 11 kızının 10 tanesini  politik amaçlar ile evlendirerek tüm Avrupa hanedanları ile yakın ilişkiler kurmuş ve bu sayede politik olarak da çok güçlenmiş. Kızlarından birisi “Ekmek yoksa Pasta yesinler” sözü ile ön plana çıkan Maria Antoinette imiş.

Saray dış cephesi pek bir ruhsuz da olsa, içi dönemin tüm ihtişamını ve şaşasını ön plana çıkarıyor. Bu sarayı gezerken gerçekten de bir imparatorun sarayını geziyormuş hissine kapılıyorsunuz.

Sarayın ilk bölümlerinde Sisi ile Franz Joseph’in odaları ve yaşamı varken geriye kalan tüm bölümler neredeyse tamamı ile Maria Theresa ve ailesine adanmış. Büyük salonları gezerken vals yapan sosyeteyi gözünüzün önüne getiriyorken bir başka odada küçük Mozart’ın kraliçe önünde verdiği ilk konserin geçtiği odayı geziyor ve dönemin kıyafetlerini giymiş balmumu heykellerin arasından geçiyoruz.

Schonbrunn Sarayının en etkileyici yeri ise Maria Theresa’nın eşinin anısına yaptırılan yas odasıydı. Çinden getirtilen siyah mermer ile yapılan bu oda ölümün tüm gerçekliğini gözler önüne serebiliyor.

Schonbrunn Sarayı da bir kompleks aslında. Saray, bahçeleri sarayın karşısında yer alan Zafer Takı (Gloriette) İmparatorluk Saray Araçları Müzesi, Çocuk Müzesi ve Hayvanat Bahçesi ile Palm House sarayın içinde gezilecek yerler arasında.

Benim tavsiyem bu bölgeye bir tam gün ayırmanız ve hepsi dahil bilet alarak tümünü gezmeniz.

Özellikle sarayın 1700’lerde kurulmuş hayvanat bahçesini gezmenizi öneririm. Avrupa’da pek rastlanmayan Panda, Koala, Su aygırı ve Karınca Yiyen gibi hayvanları canlı görme şansına sahip olabilirsiniz. Bununla birlikte Rokoko tarzında yapılmış Atlı Karınca da ilgi çeken binalar arasında.

Schonbrunn Sarayına gitmek için metro kullanmak gerekli. Yine Karlsplatz’dan geçen yeşil Renkli U4 hattına binip Schonbrunn isimli durakta inmek yeterli olacaktır. Hayvanat Bahçesine gitmek için bir sonraki durak olan Heitzing durağında da inmek mümkün.

Yukarıda anlattığım tüm bu saraylara biletleri kapıda almanız mümkün. Biz Mayıs ayında gittiğimiz için pek sıra görmedik ama hem biletleri daha ucuza almak hem de sıra beklememek için http://www.imperial-austria.at/ adresinden biletlerinizi alabilirsiniz. Bu adresten alınan biletleri bastırmak gerekli. Elimizdeki kağıtlar ile hiç bilet sırasına girmeden doğrudan kapıya gidip Barkodu okutarak içeri girmek mümkün. Yalnız Schonbrunn sarayı için saat ile rezervasyon gerekli iken diğerlerinde bileti aldıktan sonra 6 ay içinde istediğimiz bir saatte gitmemiz yeterli.

Kendi Elimle Seçtim:

Viyana’da Üç Günde Gezilecek Yerler

Viyana’da Toplu Taşıma

Viyana’da  Ne Yenir ? Viyana Pasta ve Pastaneleri

Hakkımızda Eren Evren

Eren Evren, İzmir ve İstanbul'da serbest avukatlık yapmakta ve bir avukatlık ofisini yönetmektedir. Boş zamanlarında gezi yazıları okumakta ve uçak bileti fırsatlarını kovalamaktadır. Bulduğu her fırsatı yurt dışında gezerek değerlendirmektedir.

Web Site Facebook Twitter Instagram Google Plus YouTube

5 Yorum

Bir cevap bırakın

E-posta adresiniz asla paylaşılmayacaktır.Gerekli alanlar işaretlendi *