Sardunya Adası Gezilecek Yerler 1- Cagliari

2016 yaz tatilimizin başrolü Sardunya adasına aitti. Deniz, Kum ve Güneş tatilimizi bu defa Sardunya adası olarak planlamıştık. Sardunya adası hakkında tatil fikrimizi oluştururken aslında çok da fazla bilgiye sahip değilmişiz. Bu sebeple ilk olarak 3-5 günlük bir tatilin adayı gezmek için yeterli olacağını düşünmüştüm. Fakat Sardunya adasında gezilecek yerleri, plajları detaylı bir şekilde inceledikçe adanın ne kadar büyük bir ada olduğunu, aslında bizim bir adayı değil nerede ise Ege-Akdeniz bölgesinin kıyılarının tamamını gezecekmişiz gibi düşünmenin daha doğru olduğunu gördüm. Zaten 7 günde ada içinde yaptığımız toplam 850 Km yol da bu gerçeği gözümüzün önüne serdi.

Bizim Sardunya planımız 4 gün adanın Güneyinde başkent Cagliari’yi merkez alıp etraftaki plajlara gitmek sonra 350 km yol alıp Kuzey Doğuya Costa Smeralda- Zümrüt Sahillerine geçiş yapıp 3 gün de Olbia’da kalmak üzerine şekillenmişti. 7 gün ada için yeterli bir süre gibi gözükse de inanın yetmedi. Ama 7 günde Sardunya’da gezilecek bir çok yeri gördük, Küçük bir çocuk ve bebek arabası ile Sardunya’nın en güzel plajlarını gezmiş olduk.

Anlatacak o kadar çok şey var ki, bu sebeple Sardunya adasında gezilecek yerleri kısım kısım anlatmanın daha doğru olduğunu düşündüğüm için ilk olarak gezimizin ilk durağı ve adanın da başkenti Cagliari ile başlayayım istedim.

Gün Cagliari

Adaya ilk varış noktamız Cagliari Elmas Havalimanı oldu. Adada üç tanesi uluslararası olmak üzere çok sayıda havaalanı var. Ancak Cagliari sanırım en çok uçuş yapılanı. Büyük olmayan makul bir havaalanı. Bu sebeple kiralık aracımızı bulmak çok da sıkıntı olmadı. Terminal binasından çıkıp sola dönüp yürüdüğümüzde karşımızda kiralık araçlar için ayrılmış özel bir bina vardı.

Araç kiralamayı çekine çekine Sicily By Car firmasından yapmıştım. Malum İtalya’da bir adada araç kiralamak kolay değil. Zaten seçenekler çok yok. Büyük araçlar ciddi pahalı. Ben de fiyat/performans oranına göre 1 haftalık Golf için 1.300 TL gibi bir rezervasyon yaptırmıştım. Tabii ki Golf vermediler. Zaten Avrupa’da henüz daha kiraladığım araç ile aynı aracı alamadım. Hep aynı dolandırıcılık. neymiş Golf & Similar yazıyormuş. Fakat bu defa Golf yerine 2008 verdiler. Çok da itiraz etmedim. Allahı var 850 km tık demeden götürdü bizi. Bir de dipnot. Cagliarı çok yokuşlu bir şehir. – Yokuş dediysem ana yolda 1.vitese inecek kadar yokuş- Acemi iseniz tavsiyem kesinlikle otomatik vites bir araç ya da HillHolder sistemli bir araç seçmeniz olacaktır.

Neyse iki bavul ve bir bebek arabası zorluk çıkarmadan yerleşti bagajımıza ve atladık aracımıza. Hedefimiz Cagliari Kalesi içinde kiraladığımız otoparka yakın evimizdi.

Cagliari Kale içi daracık ve yokuşlu sokakları, pastel renkli evleri ve balkonlardan sokağa sarkan çamaşırları ile tipik bir Güney İtalya şehrinin esintilerini rahatlıkla veriyordu. Otoparkımız deniz seviyesinden 300 mt. Evimiz ise deniz seviyesinden 800 mt yüksek olunca zorlandık tabii. Allahtan İzmir’in Asansör’ü gibi mahalleler arası bir asansör vardı o imdadımıza yetişti.

Cagliari Kaleiçinde ev tutmak isteyenler bu bohem hayatı tatmak isterken ne kadar yorulabileceklerini de hesaplasınlar derim.

Gerçi Cagliari merkez bizim Artvin’e benzediği için şehirde düz alan bulmak çok zor. Yine de benim tavsiyem kaleiçinde kalmak yerine sahile yakın yerleri tercih etmeniz olacaktır. Tabii oralarda da bu defa otopark sorunu çıkacak karşınıza.

Bavulları koyar koymaz hafif bir dinlenme ve attık kendimizi Cagliari sokaklarına. Esasında ilk gün Cagliari merkezde herkes tarafından övülen Poetto plajına atacaktık kapağı. Roma’da geçen 3 sıcak günden sonra buz gibi sularda bir Coss yapmaya ihtiyaç vardı. Ama evdeki hesap tabii ki geziye uymadı. Biz de kendimizi sokaklara attık yine fakat İlk yarım saat şehre alışmakla ve Yüksel’i Sardunya adasının güzel olduğuna, hata yapmadığımıza ikna etmekle geçti. Çünkü bir türlü şehir merkezini bulamıyorduk, sürekli tenha ara sokaklarda dolanıp aynı yere çıkıyorduk, labirentteymiş gibi.

Bir süre Google Maps, bloglar, foursquare ve trip advisor üzerinde yaptığım araştırmada şehrin merkezinin Bastione San Remy ve Piazza Yianne olabileceğini düşündükten sonra Bastione’e doğru yol aldık.

Evet gerçekten de Caglilari’nin bir merkezi varsa burası denilebilir. Bastione aslında bir kale Burcuymuş. Ama bizim gözlerimiz kale vs değil restoran arıyordu. Karşımızda Via Guiseppe Garibaldi isimli güzel bir cadde vardı. Araç trafiğine kapalı sağlı sollu mağazaların olduğu bu caddede isminde de olsa gerek (hani guisepppeee diye bir pizza reklamı var ya ) restoran buluruz dedik ve başladık yokuş aşağı inmeye.

Fakat bir tane restorana denk gelmedik. en son uzun bir yürüyüşün ardından 1950’lerden beri var olduğunu belirten ismini cismini çekmediğim, ehveni şer olarak bir yere girdik.

Pizza sadece margarita var ve kumpir gibi tezgahın içinde diğer malzemeleri seçiyorsun. Sıcak margarita gerçekten çok lezzetli idi. Usul biraz farklı geldi ama o açlıkta gitti.

Sonra da o yogunlukla evimize döndük ve Cagliari merkezi bir daha da gezmedik. Artık o yokuşlar nasıl geldiyse siz düşünün.

Cagliari’da gezilecek yer çok fazla yok aslında. Olanlara da yokuşları sebebi ile çok sıcak bakmayacağımız aşikar.

Bizim Sardunya gezimizin temel noktası deniz ve plaj olduğu için mümkün olduğu kadar sahilde süre geçirdik, hatta Cagliari’deki ilk geceki hüsran sebebi ile yemeği bile Cagliari merkezin hemen dışındaki Mc Donalds’da yedik de eve geldik. O kadar yani.

Kale içi bölgesi gerçekten de enterasan bir bölge. Daracık sokakları, bir araba ve bir yayanın yan yana geçemeyeceği darlıktaki sokaklarında, karşıdan gelene yol vermek için trafik ışıkları var mesela.

Fakat siz Piazza Yanne’yi, ulusal Müzeyi, Katedralleri vs gezebilirsiniz. Ama deniz tatili için gelmeyecekseniz Cagliari’den uzak durun derim. Bir artısı veya albenisi yok şehrin.