Asya Gezi Yazıları Japonya Tokyo

Tokyo’da Gezilecek Yerler

Birinci Gün: Tokyo’da Gezilecek Yerler, Varış. 

.

.

.

.

Ve o gün geldi çattı,

Tik tak, tik tak,tik tak … 11 saatlik uzun ve sıkıcı bir yolculuk sonrası uçağımız Tokyo’ya teker koydu ve Tokyo’nun Adana çakması Temmuz sıcağını içime çektim.

Küçüklüğümden bu yana hayalini kurduğum topraklardaydım. Tsubasa’yı izleyerek büyüyen bir nesil için Japonya’nın önemini anlatmanın lüzumu yok sanırım. Üstüne bir de gitmeden önce okuduğum sayısız yerli yabancı kitap, blog ve forum; heyecan ile merakı doruk noktasına çıkartmıştı.

Fakat bu defa farklıydı, farklı derken ne Yüksel ne de Mert Deniz yanımda değildi. Bu yolculuk da zaten Yüksel’in New York’da almaya karar verdiği eğitim sebebi ile bana şapkadan çıkmıştı. “Sen gidersen ben de giderim” demiştim. Şaka ile başlayan bu sürecin sonunda uzun zamandan beri dostum olan ve bir kaç defa yurt dışına birlikte gittiğimiz Eray ile Tokyo’ya gelivermiştik.

Aylar önce yaptığımız rezervasyonlar, son bir aydır üzerinde çalıştığım planlar artık realize oluyordu. Tokyo’ya gece varmış,  yemek için etrafı dolaşırken Golden Gai’nin iç gıcıklayıcı sokaklarında kaybolarak, zencilerin kolumuzdan tutup içeri çekmesine karşı koyarak, küçüçük bir ocakbaşında gece gece şişleri götürürken bulmuştuk kendimizi. Sonrasında derin bir uyku ama heyacan had safhada

 

İkinci Gün Tokyo’da Gezilecek Yerler: Asakusa Harajuku ve Shibuya

Tokyo gezimizin ilk günü için Tokyo’da gezilecek yerlerin en başında gelen Asakusa, Harajuku ve Shibuya bölgelerini görmeyi planlamıştık. Asakusa; tarihi Tokyo ve muhteşem Sensö-ji tapınağı, Harajuku; modern sanat eseri binalar ve Anime kıyafetli kızların bölgesi iken Shibuya ise Tokyo’da her filmde görünen yaya geçidinin olduğu neon ışıklı tabelaların en yoğun olduğu bölgeydi. Hava sıcaklığı ve en kötüsü nemi de dikkate alarak az yürümeli ve bol metrolu bir program yapmış olmama rağmen gün sonunda 20.000 adımı ve 16 km’yi görmüştük.

Shinjuku bölgesindeki otelimizden Metroya binip Asakusa İstasyonu’na doğru yola çıktık. Önce kırmızı Marinouchi hattı ve arada Akasaka’da tren değiştirip Ginza hattı ile yola devam ettik. İstasyondan çıkar çıkmaz güçlü kolları ile göze çarpan delikanlılar dikkat çekiyordu. Metro’dan çıkan bir çok turiste kendi çektikleri el arabası gibi bir araç ile rehberlik edip etrafı gezdireceklerini söylüyorlardı. Artık Japon olmadığımızdan mı yoksa bizim cüssemizden mi çekindiler bize pek yanaşmadılar.  Ama tabeladan gördüğüm kadarı ile bir tur minumım 3.000 Yen idi.

  • Sensö-Ji Tapınağı

 

İstasyondan çıkıp sağa döner dönmez meşhur görkemli Kaminarimon kapısı karşıladı bizi. Maaelesef tadilatta olduğu için çok bir şey göremedik. Ancak kapının arkasından tapınağa kadar devam eden kalabalığı ile meşhur Nakamise caddesi ise görülmeye değerdi. Tapınağa kadar ilerleyen yolun sağı ve solunda küçük dükkanlarda hediyelik eşyalar, lokal ürünler ve sokak lezzetlerini bulmak mümkündü.

Yol boyunca bu dükkanlara göz atarak ilerledikten sonra bir kapı daha karşıladı bizi. bu kapının ardında; insanların dileklerini yazıp boncuklu bir kutu ile ses çıkartıp sonra yaktıkları ve yanan dumanı içine çektikleri bir ateş alanı ile hemen ilerisinde tapınağa girmeden temizlenmeye (abdest almaya) yarayan bir su kuyusu vardı. Ateş ile su burada ruhumuza yardımcı olmak için buluşmuşlardı sanki.

Bunları da geçip merdivenlerden çıkınca tapınağın girişindeki bölüme parayı şekilden şekile girip bir havuza atan Japonları görmek mümkündü.  Ben Bilmem Eşim Bilir yarışmasına katılmış adamlar gibi ellerindeki bozuk parayı bir yere sokmaya çalışan insanları gördükçe, inanç ticaretinin her çağda ve bölgede olduğunu tekrar kavrıyoruz.

Tapınağın içi, dışı kadar zengin değildi. Zaten dua etme bölgesine de geçmedik, hem ibadet edenleri rahatsız etmeyelim hem de fotoğraf çekimi bile yasaktı. ,

Asakusa bölgesindeki Tarihi Tokyo’yı gezmek ve Sensö-Ji tapınağını görmek saat 11:00 olmasına rağmen bizi acıktırmıştı, tabii açlığın etkisinde meşhur Tempura’cı Daikoku’nun da etkisi yok değildi. Asakusa ile ilgili araştırmaları yaparken rastlamıştım Daikoku’ya. Programı da ona göre düzenlemiştim, gerçi biraz erkendi ama olsun sorun değil. Pazar sabahı saat 11:00’da bile önündeki sıra inanılmazdı.

Tabii ki  Japon restoranları ile ilgili bir yazı gelecek ama o gelene kadar önbilgi vereyim, Tempura bir çeşit pişirme şekli. Soğuk sudan mayalanan ve buzlukta bekletilen hamurun içine konulan Karides, tavuk ya da biftek kızgın yağa atılınca nedense yağ çekmiyor. Daikoku’da bu işi Tokyo’da en iyi yapanlardan. Detaylı bilgi daha sonra. Şimdilik siz siz olun, Asakusa planlarınıza Daikoku’yu alın demekle yetiniyorum.

  • Ometesando 

Karnımızı doyurduktan sonra artık tarihi bölge yeterliydi, şimdi Modern Tokyo zamanıydı. Bu defa hedef Akasuka istasyonundan Omotesando bölgesiydi. Ometesando bölgesi ve özellikle Ometesando istasyonu ile Meji Tapınağı arasındaki 1,5 km’lik cade tam anlamı ile modern mimari ürünü binalar ve bunların misafiri olan lüks mağazalar ile doluydu.  Nem’in %90’lar seviyesinde olması ve havanın da 30 derece civarında seyretmesi sebebi ile 100 metre yürüyüp 5 dk bir AVM’ye girip nefes alıyorduk. Klimaların Dubai’den bile daha iyi çalışıyor olması sokakları da biraz serinletse de yine de yetmiyordu.

Bu caddede girilecek AVM’lerden birisi de meşhur Ometesando Hills idi. Çeşitli lüks giyim markaları ve Tokyo’daki iki Apple Store’dan birisi de bu bölgedeydi. Hemen söyleyeyim, fiyatlar Türkiye’den ucuz. Iphone 7 Plus’ı Türkiye’den 2.000 TL daha ucuza bulan Eray bu fırsatı kaçırmadı tabii. Söylenene göre cihaz Türkiye’de de çalışacak ama bu yazıyı yazdığımız anda hala daha Japonya’da olduğumuz için teyit edemedik. Fakat Japonya’dan alınan telefonun gördüğüm tek farkı fotoğraf çekerken kamera sesinin ne yapılırsa yapılsın kapatılamaması. Her şeyi sessiz yapan Japonların bu konuya bir takıntısı var sanırım. Apple sadece Japonya’ya gönderdiği cihazlara bu özelliği koymamış.

Ometasando caddesinin sonunda Mejii Tapınağı var. Hani son Samuray filminde hocası Katsumoto’yu öldürten genç imparatorun ailesi için yapılan bir tapınak. Mejii ailesi başkenti Kyoto’dan Tokyo’ya getirmiş, Gerçi ikinci dünya savaşından sonra Meji Hanedanı tahtı bırakmış diye biliyorum ama emin değilim. Fakat bu tapınağın hemen yanında küçük bir orman gibi gözüken Yoyogi park, bir nefes almak için iyi bir fırsat olabilir.

  • Harajuku

Biz Tapınağın oradan meşhur anime kızlar caddesi Tekeshita caddesinin olduğu yere döndük fakat öyle abartıldığı gibi anime kahramanı kıyafetler giyen kızlara denk gelemedik ama yine de garip (bize göre) makyajlı ve kıyafetli çok insan gördük. Burada en son “100 Yenci” 4 katlı Daiso’dan 100’er yen’e ufak tefek alışveriş yaptıktan sonra rotamızı Harajuku İstasyonundan Shibuya’ya çevirdik.

  • Shibuya

Shibuya istasyonundan Hachiko çıkışını takip ederek çıktık. Bu çıkıştan çıkınca hem meşhur sadık köpek Hachiko’nun heykelini (Hikayesini çok anlatan var, tekrara girmeyeceğim) ve ortaçağlardaki göğüs göğüse yapılan savaşları hatırlatan Shibuya yaya geçidini aynı anda gördük.

Yaya geçidinden karşıya geçtiğimizde ise Neon cennetine hoş gelmişiz. Her tarafta ışıklar, tabelalar, bağırıp .çağıran satıcı kızlar… Center Gai işte bu. Buradan bir şeye benzemeyen İspanyol Patikası’na (Spanish Slope)  göz atıp meşhur Love Hotel vadisini gördük. Love Hotel, evlerinde yer bulamayan genç Japon çiftlerin, Japonya’nın geleceğini kötüye sürüklemesin diye geliştirilen bir fikir, hem rahat bir ortam hem de heyecan derken, gelsin size çekik gözlü sevimli ötesi çizgi film bebeleri :)n

Akşamı ise Hikarie isimli bir AVM’nin son katında olan meşhur Konveyor Bantlı Sushi (Kaiten Sushi)Restoranında (Magurodonya Miuramisaki Megumi Shibuya-Hikarie-Branch) tamamladık. Kapısında yarım saat sıra beklediğimiz bu restoranda önünüzden gelip geçen Sushilere kedinin ciğere baktığı gibi bakıyor ve kanınızın aldığını kapıyorsunuz ve sizden önce birisinin almaması için de dua ediyorsunuz. Farklı bir kültür, farklı usuller, hepsi Tokyo Lezzet Durakları yazısında gelecek.

Son olarak gitmeden yaptığım program ile kıyaslarsak;

Asakusa

– Asakusa İstasyonu
– Kaminarimon Gate
– Nakamise Street
– Senso-ji
– Daikokuya Tempura
– Asakusa İstasyonuna geri dönüş

Harajuku

– Omotesando İstasyonu
– Omotesando Hills
– Kiddy Land (Oyuncakçıdan çok bebek giyimi mağazası gibi geldi)
– Kawai Monster Cafe (Öğlen Yemeği) Aç değildik, girmedik.
– Meji Shrine (Tapınak ile giriş arasındaki mesafe uzak geldiği için girmedik- Senso-ji yetti bize)
-Takeshita Street
– Daiso 100 yen
– Harajuku İstasyonu

Shibuya

-Shibuya Station (170 Yen;)
-Hachiko Çıkışından çıkacağız
– Shibuya yaya geçidi
– Center Gai
– Spain Slope
– Love Hotel Alley
– Koen Dori
-Shibuya Station
– Ekstra Konveyor Bantlı sushici de yedik.

METROLAR

1- Shinjuku-Asakusa 270 Yen
2- Asakusa-Ometasando 240 Yen
3- Harajuku-Shibuya 170 Yen
4- Shibuya-Shinjuku 160 Yen

(Toplam : 840 Yen) 1500 Yen’e pass almadığımız iyi olmuş.

Üçüncü Gün Tokyo’da Gezilecek Yerler: 

Tsukuji Balık Pazarı, Ginza Bölgesi ve Elektronik Pazarı Akhiabara

  • Tsukuji Balık Pazarı

Tokyo’da gezilecek yerler listesinin başında Tsukuji Balık Pazarı gelir. Özellikle her sabah saat 05:00’da yapılan açık arttırmayı izlemek dünya çapında bir etkinliğe dönüşmüş. Fakat burası sahte bir turistik nokta olmadığı ve ticaret gerçekten de devam ettiği için etrafta acemice dolaşan turistler rahatsızlık verdiğinden mezatı izlemeyi günde 120 kişi ile sınırlamışlar. O 120 kişinin içine girebilmek için ise gece saat 03:30 gibi gidip isminizi yazdırmanız gerekli. Eğer oteliniz Ginza tarafında değilse bir de taksi ile gitmeniz lazım ki, çok zengin değilseniz Tokyo’da taksilerden mümkünse uzak durun derim.  Tüm bunları düşünüp bir de youtube’dan videolarını izleyince sabah mezatından vazgeçmiştik. Ancak sabah erken gidip kahvaltımızı Sushi ile yapacaktık.

Sabah 09 gibi Shinjuku istasyonundan çift metro ile Tsukuji Balık pazarının yakınına çıkıp 500 metre yürüyerek pazara varmıştık. Gitmeden önce araştırmama rağmen pazarın dış çeperindeki sokaklarda çığırtkan Japonların arasında kaybolmuş ve bir süre hayal kırıklığı ile pazarın bundan ibaret olup olmadığını sorgulamıştım.

Ancak daha sonra yolumuzu bir şekilde bulup gerçek pazarın içine girdik. Pazarın içinde önce kapalı ve çok şükür ki klimalı alanlarda yapılan ürün satışlarını gördük. Burada satılanları alıp üçüncü kat terasta yeme şansınız var ama yazın giderseniz teras bir cehennem kıvamında

Pazarın ticari bölümünün içine girip bir süre daha yürüyünce ilk hedef Daiwa Sushi’yi bulduk. Normalde sabah 6 gibi önünde acayip kuyruk olan mekan 10 gibi daha sakindi. Hemen menüden sushilerimizi söyleyip balık pazarının içindeki tazecik sushiler ile kahvaltımızı yapma şansına sahip olduk.

Sabah Kahvaltımız :)

Japonya’da gelen suhsiler, Türkiye’dekinden farklı olarak gerçek sushiler. Yani öyle bizlerin yiyebilmesi için pişirilmiş, rolla sarılmışı vs yok. Bu sebeple kahvaltıda sushi yiyecekseniz, gerçekten de bir sushi sever olmalısınız.

  • Ginza 

Buradan çıktıktan sonra artık hedef meşhur alışveriş bölgesi Ginza idi. Balık pazarından 15 dk yürüyüşle önce Japonların Dünyaca meşhur Kabuki-za Tiyatrosunun önünden geçip Ginza istasyonunun olduğu yere geldik.

Ginza’nın meşhur Chuo Dori caddesi Tokyo’nun en elit alışveriş bölgesi idi. Burada önce sağa sonra da sola olmak üzere bir çok alışveriş merkezini ziyaret edip hem markalara bakma hem de klima ile serinleme şansına sahip olduk. Cadde üzerindeki Apple Store, Dünya’da Amerika’dan sonra açılan ilk Apple Store olup uniq bir tasarımı vardı. ,

Ginza içinde en güzel alışveriş merkezi ise Ginza Six isimli olandı. Gerçekten de benzerlerinden farklı bir mimarisi ve içine hiç duymadığım lüks mağazaları ile ziyaret edilmesi gereken bir noktaydı. Üst kattaki Starbucks Reserve mağazası ile dinlenmek için uygun bir fırsattı.

Ginza’dan sonra rotamızı Tokyo İmparatorluk Sarayı’na ve bahçelerine çevirdik. Ginza istasyonundan metro ile bir iki durak sonra ulaştığımız bu noktada sarayın bahçesinin pazartesi günü kapalı olduğunu görünce biraz hayal kırıklığı yaşadım, ne de olsa güzel bir Japon bahçesi görmeyi umut ediyordum. Ancak indiğimiz durak olan Otemachi durağı sanırım Japonya’nın Wall Street bölgesiydi. Nikkei binası ve diğer bir çok gökdelen ile bir zenginlik mesajı veriyordu bize.

  • Akhiabara 

Burada harcayamadığımız vakti, Akhiabara’ya giderek değerlendirmeye karar verdik. Akhiabara aslında programda ertesi gündeydi. Ama ertesi günü boşaltırsak Yokohoma’ya da gideriz diye düşünmüştük. Bu defa Tokyo istasyonuna yürüyüp JR treni ile Akhiabara’ya ulaştık.

Akhiabara; İstanbul’un Doğu Bank’ı İzmir’in Çankaya Bit Pazarı gibi bir yermiş aslında. Metro çıkışındaki 7 katlı meşhur Yodobashi Kamera mağazasında güvenilir bir şekilde alışveriş yapabiliyorken, bölgenin sokaklarına dalıp çeşitli mağazalarda daha ucuza telefon, bilgisayar ve fotoğraf makinesi ya da objektifi bulmak mümkün. Hatta biraz riske girip ikinci el ürünler bile alabilirsiniz. Açıkçası ben aradığımı bulamadım, telefonda da riske giremedim. Ama belki daha iyi bir araştırma ile alışveriş yapmak mümkün olabilir.

Akhiabara aynı zamanda manga ve maid kafe cenneti. Manga’ları çok sevsem de derinlemesine bir bilgim olmadığı için neon ışıklı mağazalara sadece şöyle uzaktan baktım. Maid Cafeler ise Okul forması ya da himzetçi kıayfeti giymiş Japon kızların size “Kocacım ya da Master” diye hitap ettiği, cafede sadece sizle ilgilenip para kopartmaya çalıştığı yerler. İlgiye muhtaç Japonlar için güzel düşünülmüş ama bize göre pek de bir numarası yok. Yine de fazladan 40-50 Dolarınızı harcamak isterseniz bir girip deneyebilirsiniz.

Akihbara’dan sonra otele dönüp akşamki Robot Restoran rezervasyonumuz için hazırlandık ve Shinjuku’nun günah merkezi Golden Gai’nin tam merkezindeki Robot Restorana vardık. Burayı detaylı bir başka yazıda anlatacağım. Ancak Golden Gai’den biraz bahsetmek lazım.

  • Shinjuku-Golden Gai

Golden Gai; Doğu Shinjuku’da birbirini kesen neon işgali altındaki caddelerden oluşan bir bölge. Tokyo’nun Red Light bölgesi olarak da biliniyor. Bölgede barlar ve pek tekin olmayan mekanlar var. Bir çok mekanın önündeki siyah arkadaşlar samimi bir şekilde muhabbete girip içeriye çekmeye çalışıyorlar, uzak duramazsanız 2-3 bin Dolara kadar hesap çıkartabiliyorlarmış dikkat.

Golden Gai’nin tam karşısında ise daracık sokaklarda yüzlerce izakai’yi barındıran bir başka bölge var. İzakai’lerde ocakbaşında 5-10 kişi ile birlikte oturup yemek yeme ve sosyalleşmeniz mümkün. Tavsiye edebileceğim bir etkinlik.

Ama biz bu defa İzkailer yerine Japonya’da yapılacak 20 şey listesindeki robot Restoranı tercih ettik. 1 saat boyunca Japon çizgi filmlerinden fırlamış karakterlerden oluşan ışık ve ses efektleri ile destekli etkileyici bir gösteri izledik

Metrolar

1- Shinjuku-Tsikuju 270 Yen
2- Ginza- Otemachi 170 Yen
3- Tokyo Station-Akhiabara 140 Yen JR
4- Akhiabara-Shinjuku  330 Yen

İyi ki Pass almamışız.

 

Dördüncü Gün Yokohoma’da Gezilecek Yerler

Tokyo’daki dördüncü günümüzde amacım Ueno Parkı gezip oradan Tokyo Ulusal Müzesine girip Japon kültürü hakkında bilgi sahibi olmak ve sonra da Shibakoen bölgesine geçip zozo-ji Tapınağı ve Tokyo’nun Eyfel kulesi olan Tokyo Tower’ı görüp akşam da Roppongi’ye geçmekti.

Fakat İki gün yoğun bir şekilde Tokyo’yu gezdikten sonra bizde “biraz da farklı bir yer görelim mi” havası oluştu, üzerine Tokyo’da yağmur yağacak ama Yokohoma’da hava güneşli diyen meteoroloji de tuz biber ekince hemen başladım Yokohoma’da gezilecek yerleri araştırmaya.

Yokohoma; Japonya’nın Tokyo’dan sonra en büyük ikinci şehriymiş (miş diyorum çünkü ben inanmıyorum 🙂 Tokyo’dan Yokohoma’ya gidebilmek için bir sürü yol var. Hyperdia isimli internet sitesinden tüm rotaları çıkarttığımda en güzel rotanın Shinjuku istasyonundan kalkan JR Shonan-Shinjuku isimli trene binerek gitmek olduğunu tespit ettik. Yolculuk yaklaşık yarım saat sürüyordu ve bedeli 560 Yen’di (5,6 USD)

Yokohoma’da trenden Yokohoma istasyonunda indik. Kalabalık ve karışık istasyonlar geleneği burada da bozulmadı tabii. Ama gitmeden önce yaptığım araştırma bu defa netti. İlk hedefimiz Doğu çıkışından çıkarak Sea Bass isimli gezi teknesi ile Yokohoma körfezinde boylu boyuna bir tekne turu yapmaktı.

Sea Bass nehir teknesi formunda dizayn edilmiş özel bir tekne, İstasyonun doğu çıkışından çıkıp, yön tabelalarını takip ederek Bay Quarter alışveriş merkezinin içinden kalkan gemileri bulabiliyorsunuz. İki farklı rotası var. Bir tanesi 45 dakikalık gezi rotası. Bu rotada Japonya’nın en yüksek binasının tepesindeki Skygarden ve Yokohoma Eğlence parkı ile Kırmızı Tuğlalı Depolar dahil  3 durakta duruyor iken express rota ise 15 dk sürüyor ve doğrudan Yamashita parkına gidiyor.  Bilet almadan önce buna dikkat etmeniz lazım.

Tabii ki amacımız gezmek olduğu için biz 45 dk süren rotayı tercih ettik, hem yolun yorgunluğunu üstümüzden atmış hem de deniz güzeli Yokohoma’yı en güzel göründüğü yerden seyretmiş olduk. Fakat burada hemen bir nokta gireyim, Yokohoma’daki deniz bugüne kadar gördüğüm en kötü denizdi. Hatta Bakü’de gördüğümüz Hazar Denizi’nden bile daha kahverengi ve bataklık görünümdeydi. İçine düşenin çıkması kolay olmayacak bir deniz.

Yolculuk sonrası Takeshita Parkında indik. Burada inmeden önce Kobe’den Seattle’e sefer yapan ama şimdilerde müze olan translatlantiğe selam verip spor yapan Japonların arasına karıştık, Bir müddet parkta vakit geçirdikten sonra sıra Uzakdoğu’nun Çin’den sonraki en büyük Çin Mahallesinde gezmeye gelmişti. Takeshita Parkından 5 dk’lık bir yürüyüşle ulaştığımız Çin Mahallesi evet bir kaç blok büyüklüğünde ve cıvıl cıvıldı. Fakat bana yaşayan bir Çin Mahallesinden çok artık turistik kıvama gelmiş Çin motifli büyük bir açıkhava alışveriş merkezi gibime geldi.

Gerçekten de tüm sokaklarda ya restoranlar ya da Çin ürünleri satan mağazalar vardı. Ha bir çok testerı deneyip farklı tatlar keşfetmedik mi ? Keşfettik, Bir çok güzel kara fotoğraf çekmedik mi ? Çektik. O zaman en azından bir göz atmakta fayda var derim.

Yemeğimizi bölgenin en ünlü Çin Restoranından set menü ile yemeğe çalıştık ama anladık ki, gerçek Çin Mutfağı bize göre değilmiş.

Yemekten sonra Çin Mahallesinden ayrılıp sıra tekrar Takeshita Parkın içinden yürüyüş yaparak Oshenbashi Pier ve Red Brick’i görmekti. Parkın içindeki özel yürüyüş yolundan (Boardwalking) 15 dk’lık  bir yürüyüş sonrası ulaştık bu hedefimize. Bizde araçlara viyadükle yol yapılırken, Japonya’da viyadük ile yaya yolu yapılmasına şaşırdık mı ? İnsana saygıyı bu kadar önemseyen bir ülkede tabii ki hayır.

Oshenbashi Pier aslında Yokohoma’ya gelen yolcu gemilerinin yanaşacağı bir iskele. Ancak gemi şeklinde yapılması ve üzerinde bir yaya yolu bulunması ilgi çekici kılıyordu. Fakat bir inip de gitmedik.

Red Brick ise daha önce hangar olarak kullanılan kırmızı tuğlalı depoların renovasyondan geçirilip alışveriş merkezi olması sağlanmış. Ama normal bir AVM’den farklı olarak içinde daha butik mağazalar bulmak mümkün. Bir kaç restoran ve bir iki kafe de dinlenmek için yeterliydi.

Yokohoma en büyük ikinci şehir olsa da, bizim için vakit kısıtlıydı ve Red Brick Yokohoma’da son gezdiğimiz yer olmuştu. Buradan tekrar Sea Bass’a binip ters rotadan İstasyona ve oradan da trene binip bu defa Roppongi’ye gittik.

Roppongi; Tokyo’nun sonradan yapılan elit bölgelerinden bir tanesi idi. Özellikle önemli bir Japon işadamının yapmış olduğu Roppongi Hills isimli dev AVM, Residance ve Ofis kompleksinden sonra hızla popüler hale gelmiş bir bölge. İlaveten Tokyo’nun gece hayatının önemli kulüpleri de burada faaliyet gösteriyor.

Bizim amacımız yolun yorgunluğunu atmak için önce Rppongi Hills’e gitmek ve sonra çıkıp biraz dolaşmaktı.

Roppongi Hills, metro istasyonundan 5 dk yürüme mesafesinde bir kompleks. İçinde çok sayıda mağaza ve restoranın bulunduğu bir yer. Biz yorgunluğumuzun etkisi ile fazla gezemedik ama sonrası planımız günlerdir Tokyo’da beklediğimiz yağmurun tüm gücünü verip bardaktan boşanırcasına yağması ile çöp oldu. Yağmur, tufan, tayfun beklediğimiz bu gezide ıslandığımız tek noktanın bu olması da biraz ironik olmuştu.

ULAŞIM

1- Shinjuku-Yokohoma 560 Yen
2- Sea Bass 3 duraklı yolculuk 550 Yen
3- Sea Bass Red Brick- Yokohama İstasyonu 600 Yen (İşte bunu hiç anlamadık)
4- Yokohoma-Roppongi 450 Yen
5- Roppongi 220 Yen

Beşinci Gün Tokyo’da Gezilecek Yerler: Metropolitan Binası, Zozo-Ji Tapınağı, Tokyo Tower

Tokyo’daki son günümüzde aslında amacımız erkenden kalkıp Kyoto’ya doğru yola çıkmaktı. Ancak Tokyo’nun bir gece öncesine nazaran günlük güneşlik olması, Kyoto’nun ise nazire edercesine öğleden sonra 3’e kadar yağmurlu görünmesi planlarımızda değişiklik yaptırdı bize.

İlk olarak Metropolitan binası yani Tokyo Valiliğine düştü yolumuz Yok canım evrak işi değil 🙂 tepesindeki gözlem terası bizim ilgimizi çekti, hem de bedavaydı.

Valilik binasının girişinde bizim gibi şortlu t-shirtlü iki turiste bile saygıda kusur etmeyen ve yarı bellerine kadar eğilip selam veren Japonları unutmak mümkün değil asla.

Çok sürmeyen bir sıradan sonra terasa çıktık. Açık hava terası değil ama Tokyo’nun her noktasını görebileceğiniz bir yerdi.

Benim ise diğerlerinden farklı olarak tek bir yeri görme amacım vardı o da Fuji Dağı. Japonlar için kutsal bir dağ olan Fuji’ye özel bir merakım ve ilgim vardı. Bu gezide yakınlarına gitmeye vaktimiz yoktu maalesef, konuştuğum insanlar da yaz mevsiminde görüş düşük sürekli bulutlar olur göstermez kendisini diye hevesimi kımıştı ama sanırsam ki benim ilgimi anladı ve 5 dakikalığına da olsa bulutların arasından kendisini gösterip bir selam verdi. İşte o an tüm Japonya gezimin en önemli anıydı.

Gözlem terasından sonra Valilik Binasının hemen altındaki metro istasyonundan Zozoji Tapınağına doğru yola çıktık. Tokyo’nun önemli tapınaklarından birisiymiş ama biz turistler için en önemli numarası arkadaki Tokyo Tower ile güzel kare vermesi olması. 34 derece güneşli havada hem içini hem de dışını gezdik, dileklerimizi yaptık.

Oradan hemen arkaya Çakma Eyfel Kulesini görmeye geçtik. Evet Eyfel’in çakması ama daha sevimlisiydi. Vakit olsa çıkar bakardık tepeden ama Tokyo da yetti bize.

Sonra otele dönüş, eşyaları alış ve Tokyo istasyonundan Tokyo’ya vedamız.

Özleyeceğim seni güzel şehir…

#gezinafiyetle

Gezgin Avukat

Eren Evren

Hakkımızda Eren Evren

Eren Evren, İzmir ve İstanbul'da serbest avukatlık yapmakta ve bir avukatlık ofisini yönetmektedir. Boş zamanlarında gezi yazıları okumakta ve uçak bileti fırsatlarını kovalamaktadır. Bulduğu her fırsatı yurt dışında gezerek değerlendirmektedir.

Web Site Facebook Twitter Instagram Google Plus YouTube

Bir cevap bırakın

E-posta adresiniz asla paylaşılmayacaktır.Gerekli alanlar işaretlendi *